Download presentation
Presentation is loading. Please wait.
Published byyasemin ozkan Modified over 6 years ago
1
DOĞAL DİŞLİ BİREYLERDE OKLÜZAL REHABİLİTASYON Dt. EMRE BAYRAMOĞLU Mayıs 2007 Dt. EMRE BAYRAMOĞLU Mayıs 2007
2
Oklüzyonla İlgili Terimler Oklüzyon: Maksiller ve mandibular dişlerin insizal yada çiğneme yüzeylerinin arasındaki statik ilişkidir. Sentrik ilişki: Kondillerin glenoid fossa içinde en üst ve en ön pozisyonundaki çeneler arası ilişkidir. Diş temaslarından bağımsız bir durumdur. Mandibula hareketlerine öncü pozisyondur. Tüm doğal dişler kaybedilse bile sentrik ilişki değişikliğe uğramaz. Sentrik oklüzyon: Alt çene üst çeneye göre sentrik ilişkide olduğu zaman maksiller ve mandibular dişlerin karşılıklı kapanış durumu. Alt ve üst dişler arasında en fazla oklüzal yüzey temasının olduğu kapanış durumu olarak tanımlanabilir. Oklüzyon: Maksiller ve mandibular dişlerin insizal yada çiğneme yüzeylerinin arasındaki statik ilişkidir. Sentrik ilişki: Kondillerin glenoid fossa içinde en üst ve en ön pozisyonundaki çeneler arası ilişkidir. Diş temaslarından bağımsız bir durumdur. Mandibula hareketlerine öncü pozisyondur. Tüm doğal dişler kaybedilse bile sentrik ilişki değişikliğe uğramaz. Sentrik oklüzyon: Alt çene üst çeneye göre sentrik ilişkide olduğu zaman maksiller ve mandibular dişlerin karşılıklı kapanış durumu. Alt ve üst dişler arasında en fazla oklüzal yüzey temasının olduğu kapanış durumu olarak tanımlanabilir.
3
Oklüzyonla İlgili Terimler Eksentrik oklüzyon: Alt ve üst dişlerin sentrik oklüzyon dışında herhangi bir kapanış durumudur. Protrusiv oklüzyon: Alt çenenin öne hareketinde alt ve üst dişlerin kapanıştır. Lateral oklüzyon: Alt çenenin orta çizgiden yana kaydığı zaman alt ve üst dişler arasındaki kapanış durumudur. Alt çenenin lateral hareketinde oluşan oklüzyondur. Eksentrik oklüzyon: Alt ve üst dişlerin sentrik oklüzyon dışında herhangi bir kapanış durumudur. Protrusiv oklüzyon: Alt çenenin öne hareketinde alt ve üst dişlerin kapanıştır. Lateral oklüzyon: Alt çenenin orta çizgiden yana kaydığı zaman alt ve üst dişler arasındaki kapanış durumudur. Alt çenenin lateral hareketinde oluşan oklüzyondur.
4
Oklüzal Çatışmalar Oklüzal Çatışma: Maksimum interkuspidasyon sırasındaki kapanışta oluşan sapmayı yaratan veya interkuspal pozisyondan düzgün geçişe engel olan oklüzal kontaktlardır. Oklüzal Çatışma: Maksimum interkuspidasyon sırasındaki kapanışta oluşan sapmayı yaratan veya interkuspal pozisyondan düzgün geçişe engel olan oklüzal kontaktlardır.
5
Oklüzal Çatışmalar Oklüzal Çatışma Tipleri: 1.Sentrik Çatışma: Kondiller glenoid fossa içinde en üst en geri pozisyona (sentrik ilişkiye) gelirken alt çenenin kapanışıyla dişler arasındaki erken temaslar sentrik çatışmayı oluşturur. Bu olay alt çenenin ileri yada yana kaymasına neden olur. 2.Çalışan Taraftaki Çatışma: Alt çenenin hareket ettiği yönde aynı tarafın arkları üzerindeki üst ve alt çenenin posterior dişleri arasında temas varken oluşan temas şeklidir. Bu temas sırasında anterior dişler oklüzyondan çıkarsa buna çatışma denir. 3.Denge Tarafındaki Çatışma: Lateral hareketi yapan mandibular arkın zıt yönündeki alt ve üst çene dişleri arasında oluşan oklüzal temastır. Yıkıcı etki gösterebilir. 4.Protrusiv Çatışma: Alt çene ileri doğru hareket ederken alt çenenin posterior dişlerinin mesial tüberkülleri ile üst çenenin posterior dişlerinin distal tüberkülleri arasında oluşan erken temaslardır. Oklüzal Çatışma Tipleri: 1.Sentrik Çatışma: Kondiller glenoid fossa içinde en üst en geri pozisyona (sentrik ilişkiye) gelirken alt çenenin kapanışıyla dişler arasındaki erken temaslar sentrik çatışmayı oluşturur. Bu olay alt çenenin ileri yada yana kaymasına neden olur. 2.Çalışan Taraftaki Çatışma: Alt çenenin hareket ettiği yönde aynı tarafın arkları üzerindeki üst ve alt çenenin posterior dişleri arasında temas varken oluşan temas şeklidir. Bu temas sırasında anterior dişler oklüzyondan çıkarsa buna çatışma denir. 3.Denge Tarafındaki Çatışma: Lateral hareketi yapan mandibular arkın zıt yönündeki alt ve üst çene dişleri arasında oluşan oklüzal temastır. Yıkıcı etki gösterebilir. 4.Protrusiv Çatışma: Alt çene ileri doğru hareket ederken alt çenenin posterior dişlerinin mesial tüberkülleri ile üst çenenin posterior dişlerinin distal tüberkülleri arasında oluşan erken temaslardır.
6
Oklüzal Çatışmalar Bu çatışmalar bazı şikayetler ve patolojiler ortaya çıkarabilir. Bunlar; 1.Ağrı, krepitasyon ve lüksasyon 2.Alt çeneyi hareket ettiren kaslarda spazm ve kas şikayetleri 3.Yansıyan ağrılar(baş, boyun, omuzlar) 4.Dişlerin çiğneme yüzeylerinin abrazyonu 5.Bruksizm, diş sıkma ve tek taraflı çiğneme alışkanlıkları 6.Periodontal sorunlar Ramjford ve Ash 1966’da Dawson 1974 yılında oklüzal stabilitenin olmadığı durumlarda hastaların parafonksiyonel kas aktivitesi(gıcırdatma) yada çenenin stabilizasyonu ile çatışmaları ortadan kaldırmaya çalıştıklarını ve bu çatışmaların parafonksiyonların direkt nedeni olduğunu söylemişlerdir. Ramfjord S.P., Ash M.M. Occlusion.1966 Dawson P.E., Evaluation, Diagnosis and Treatment of Occlusal Problems. 1974 Bu çatışmalar bazı şikayetler ve patolojiler ortaya çıkarabilir. Bunlar; 1.Ağrı, krepitasyon ve lüksasyon 2.Alt çeneyi hareket ettiren kaslarda spazm ve kas şikayetleri 3.Yansıyan ağrılar(baş, boyun, omuzlar) 4.Dişlerin çiğneme yüzeylerinin abrazyonu 5.Bruksizm, diş sıkma ve tek taraflı çiğneme alışkanlıkları 6.Periodontal sorunlar Ramjford ve Ash 1966’da Dawson 1974 yılında oklüzal stabilitenin olmadığı durumlarda hastaların parafonksiyonel kas aktivitesi(gıcırdatma) yada çenenin stabilizasyonu ile çatışmaları ortadan kaldırmaya çalıştıklarını ve bu çatışmaların parafonksiyonların direkt nedeni olduğunu söylemişlerdir. Ramfjord S.P., Ash M.M. Occlusion.1966 Dawson P.E., Evaluation, Diagnosis and Treatment of Occlusal Problems. 1974
7
OKLÜZYON TİPLERİ 1.Posterior Disklüzyon a.Anterior Grup Fonksiyonu b.Kanin Koruyuculu Oklüzyon 2.Bilateral Balanslı Oklüzyon 3.Grup Fonksiyonlu(Unilateral Balanslı) Oklüzyon 1.Posterior Disklüzyon a.Anterior Grup Fonksiyonu b.Kanin Koruyuculu Oklüzyon 2.Bilateral Balanslı Oklüzyon 3.Grup Fonksiyonlu(Unilateral Balanslı) Oklüzyon
8
OKLÜZYON TİPLERİ Posterior Disklüzyon: Sentrik ilişki dışındaki hiçbir pozisyonda posterior dişlerde temas yoktur. Protrusiv ve lateral harekette anterior dişler rehberlik yapar. Lateral harekette sadece çalışan taraftaki kanin dişi temas ediyorsa bu tip oklüzyona kanin koruyuculu oklüzyon denir. Lateral harekette çalışan tarafta kanin dişi ile beraber aynı taraftaki kesici dişlerden biri veya ikisi birden temas ediyorsa buna anterior grup fonksiyonu denir. Posterior Disklüzyon: Sentrik ilişki dışındaki hiçbir pozisyonda posterior dişlerde temas yoktur. Protrusiv ve lateral harekette anterior dişler rehberlik yapar. Lateral harekette sadece çalışan taraftaki kanin dişi temas ediyorsa bu tip oklüzyona kanin koruyuculu oklüzyon denir. Lateral harekette çalışan tarafta kanin dişi ile beraber aynı taraftaki kesici dişlerden biri veya ikisi birden temas ediyorsa buna anterior grup fonksiyonu denir.
9
OKLÜZYON TİPLERİ Doğal dişli bireylerde posterior disklüzyon veya grup fonksiyonlu oklüzyon tipi tercih edilir. Bazı araştırmacılar doğal dişli bireylerde kanin koruyuculu oklüzyonun kaninlerde aşınmaya neden olduğunu belirtmişler ve bu nedenle grup fonksiyon teorisini savunmuşlardır. Bilateral balanslı oklüzyon kesinlikle tercih edilmez. Kanin Rehberliği: Maksiler kaninlerin lateral ve protrusiv harekette, posterior disklüzyon ve sentrik oklüzyonda mandibulanın kapayıcı hareketlerine rehber olmasıdır. Bazı araştırmacılar kanin dişlerinin doğal kuvvet kırıcılar gibi hareket ederek periodonsiyum ve dişi destekleyen yapıları eksentrik hareketlerle lateral kuvvetlerden koruduğunu söylemiştir. Kanin koruyuculu oklüzyon premolar ve molarların uygunsuz oklüzal çatışmalarını önleyen tek oklüzyon tipidir. Siebert’e göre kanin rehberliği temporomandibular eklemin aşırı hareketlerini önler. D’Amica A.: Functional occlusion of the natural teeth of man. J. Prosthet. DEnt. 1961;11:899-915 Siebert G.: Recent Results Concerning Physiological Tooth Movement and Anterior Guidance, Journal of Oral Rehabilitation, 1981;8:479-93 Doğal dişli bireylerde posterior disklüzyon veya grup fonksiyonlu oklüzyon tipi tercih edilir. Bazı araştırmacılar doğal dişli bireylerde kanin koruyuculu oklüzyonun kaninlerde aşınmaya neden olduğunu belirtmişler ve bu nedenle grup fonksiyon teorisini savunmuşlardır. Bilateral balanslı oklüzyon kesinlikle tercih edilmez. Kanin Rehberliği: Maksiler kaninlerin lateral ve protrusiv harekette, posterior disklüzyon ve sentrik oklüzyonda mandibulanın kapayıcı hareketlerine rehber olmasıdır. Bazı araştırmacılar kanin dişlerinin doğal kuvvet kırıcılar gibi hareket ederek periodonsiyum ve dişi destekleyen yapıları eksentrik hareketlerle lateral kuvvetlerden koruduğunu söylemiştir. Kanin koruyuculu oklüzyon premolar ve molarların uygunsuz oklüzal çatışmalarını önleyen tek oklüzyon tipidir. Siebert’e göre kanin rehberliği temporomandibular eklemin aşırı hareketlerini önler. D’Amica A.: Functional occlusion of the natural teeth of man. J. Prosthet. DEnt. 1961;11:899-915 Siebert G.: Recent Results Concerning Physiological Tooth Movement and Anterior Guidance, Journal of Oral Rehabilitation, 1981;8:479-93
10
OKLÜZYON TİPLERİ Bilateral Balanslı Oklüzyon: Total protezlerde ve alt-üst Kennedy 1 vakalarında istenen oklüzyon tipidir. Doğal dişlerde bu tip oklüzyon 50 yaş üstü bireylerde dişlerin zamanla abraze olmasıyla oluşur. Bilateral balanslı oklüzyonda lateral ve protrusiv harekette posteriorda disklüzyon oluşmaz. Çalışan tarafla birlikte dengeleyen tarafta kontaktadır. Bazı araştırmacılar lingualize oklüzyon adı altında dengeleyen taraftaki dişlerin sadece lingual tüberküllerinin temasta olduğu bir oklüzyon tipini de tanımlamaktadır. Grup Fonksiyonlu(Unilateral Balanslı) Oklüzyon: Lateral hareketler sırasında çalışan taraftaki posterior dişlerin bukkal tüberküllerinin karşıt arkla temasta olduğu fakat dengeleyen tarafta disklüzyon oluşan oklüzyon tipidir. Bu tip oklüzyon aşınmalar sonunda bilateral balanslı oklüzyona dönüşebilir. Genelde orta yaşlı bireylerde görülür. Grup fonksiyonun bir diğer tipi de parsiyel grup fonksiyonudur. Bu tip oklüzyonda lateral harekette tüm posterior dişlerde temas yoktur. Özellikle bukkolingual olarak mobil olan dişlerin bu şekilde lateral harekette temastan çıkarılması dişe gelen zararlı yükleri azaltır. Bilateral Balanslı Oklüzyon: Total protezlerde ve alt-üst Kennedy 1 vakalarında istenen oklüzyon tipidir. Doğal dişlerde bu tip oklüzyon 50 yaş üstü bireylerde dişlerin zamanla abraze olmasıyla oluşur. Bilateral balanslı oklüzyonda lateral ve protrusiv harekette posteriorda disklüzyon oluşmaz. Çalışan tarafla birlikte dengeleyen tarafta kontaktadır. Bazı araştırmacılar lingualize oklüzyon adı altında dengeleyen taraftaki dişlerin sadece lingual tüberküllerinin temasta olduğu bir oklüzyon tipini de tanımlamaktadır. Grup Fonksiyonlu(Unilateral Balanslı) Oklüzyon: Lateral hareketler sırasında çalışan taraftaki posterior dişlerin bukkal tüberküllerinin karşıt arkla temasta olduğu fakat dengeleyen tarafta disklüzyon oluşan oklüzyon tipidir. Bu tip oklüzyon aşınmalar sonunda bilateral balanslı oklüzyona dönüşebilir. Genelde orta yaşlı bireylerde görülür. Grup fonksiyonun bir diğer tipi de parsiyel grup fonksiyonudur. Bu tip oklüzyonda lateral harekette tüm posterior dişlerde temas yoktur. Özellikle bukkolingual olarak mobil olan dişlerin bu şekilde lateral harekette temastan çıkarılması dişe gelen zararlı yükleri azaltır.
11
OKLÜZYON TİPLERİ Fizyolojik Oklüzyon: Çene hareketleriyle yeterli uyum içinde olan ve stomatognatik sistem içinde patolojik süreci kışkırtmayan oklüzyon türüne denir. Alt çenenin bukkal tüberkülleri üst çenenin lingual tüberkülleri ile maksimum interkuspidasyonda iken oklüzal kontakları oluştururlar ve sentrik yada fonksiyonel tüberküller olarak tanımlanırlar. Maloklüzyona sahip bir bireyde her zaman stomatognatik bir şikayet söz konusu olmayabilir. Bu oklüzyon hasta tarafından adaptasyonla kabul edilmiştir ve hiçbir şikayet söz konusu değildir. Ancak ileride problem yaratmayacağını söyleyemeyiz. Bu maloklüzyonun hasta tarafından kabul edilebilir yada fizyolojik hale getiren bazı faktörler vardır. Merkezi sinir sistemi, duyusal gerilim, hastanın yaşı, genel sağlığı doku tonusu ve toleransı ve oral hijyen. Patolojik Oklüzyon: Çene hareketlerinin mandibulanın anatomik ve fizyolojik kontrol mekanizmalarıyla yetersiz bir uyum içinde olduğu ve stomatognatik sistemde patoloji başlatan oklüzyondur. Fizyolojik Oklüzyon: Çene hareketleriyle yeterli uyum içinde olan ve stomatognatik sistem içinde patolojik süreci kışkırtmayan oklüzyon türüne denir. Alt çenenin bukkal tüberkülleri üst çenenin lingual tüberkülleri ile maksimum interkuspidasyonda iken oklüzal kontakları oluştururlar ve sentrik yada fonksiyonel tüberküller olarak tanımlanırlar. Maloklüzyona sahip bir bireyde her zaman stomatognatik bir şikayet söz konusu olmayabilir. Bu oklüzyon hasta tarafından adaptasyonla kabul edilmiştir ve hiçbir şikayet söz konusu değildir. Ancak ileride problem yaratmayacağını söyleyemeyiz. Bu maloklüzyonun hasta tarafından kabul edilebilir yada fizyolojik hale getiren bazı faktörler vardır. Merkezi sinir sistemi, duyusal gerilim, hastanın yaşı, genel sağlığı doku tonusu ve toleransı ve oral hijyen. Patolojik Oklüzyon: Çene hareketlerinin mandibulanın anatomik ve fizyolojik kontrol mekanizmalarıyla yetersiz bir uyum içinde olduğu ve stomatognatik sistemde patoloji başlatan oklüzyondur.
12
Oklüzyonda Sentrik Temas Tipleri Sentrik temasları üçe ayırmak mümkündür. Bunlar: 1-Tripod (üçlü) temas, 2-Tüberkül tepesi-fossa teması, 3-Yüzey yüzeye temas Sentrik temasları üçe ayırmak mümkündür. Bunlar: 1-Tripod (üçlü) temas, 2-Tüberkül tepesi-fossa teması, 3-Yüzey yüzeye temas
13
1)Tripod (üçlü) temas: Bu tip temasta, tüberkül tepesi kesinlikle karşıt dişle kontakt sağlamaz. Temaslar, dışbükey olarak şekillenmiş tüberkül kenarlarındadır. Tüberkül kenarlarında seçilen üç noktanın, karşıt diş fossasının kenarlarına temas etmesi istenir. Böylece lateral ve potrusiv harekette posterior dişler temas etmezler. En stabil durum olan tripod kontakt, hastanın bireysel özelliklerine göre düzenlenir. Posterior bölgede minimum diş kontaktı sağlanır ve posterior diskluzyon şarttır. 1)Tripod (üçlü) temas: Bu tip temasta, tüberkül tepesi kesinlikle karşıt dişle kontakt sağlamaz. Temaslar, dışbükey olarak şekillenmiş tüberkül kenarlarındadır. Tüberkül kenarlarında seçilen üç noktanın, karşıt diş fossasının kenarlarına temas etmesi istenir. Böylece lateral ve potrusiv harekette posterior dişler temas etmezler. En stabil durum olan tripod kontakt, hastanın bireysel özelliklerine göre düzenlenir. Posterior bölgede minimum diş kontaktı sağlanır ve posterior diskluzyon şarttır.
14
2)Tüberkül tepesi- fossa teması: Sentrik stoplar tüberkül tepelerindedir. Tüberkül tepeleri fossalar içinde doğru olarak konumlandırılırsa, bu tip oklüzyon iyi bir stabiliteye sahip olur ve mükemmel fonksiyon görür. Bu tip oklüzal ilişkide, dişler üzerine lokalize kuvvetler dişlerin uzun aksına paralel yöneldiğinden, yer değiştirme ve gıda birikimi engellenir. Doğal dentisyonda ender rastlanır. 2)Tüberkül tepesi- fossa teması: Sentrik stoplar tüberkül tepelerindedir. Tüberkül tepeleri fossalar içinde doğru olarak konumlandırılırsa, bu tip oklüzyon iyi bir stabiliteye sahip olur ve mükemmel fonksiyon görür. Bu tip oklüzal ilişkide, dişler üzerine lokalize kuvvetler dişlerin uzun aksına paralel yöneldiğinden, yer değiştirme ve gıda birikimi engellenir. Doğal dentisyonda ender rastlanır.
15
3)Yüzey yüzeye temas: Oklüzyonda arzu edilmeyen bir temas durumudur. Parafonksiyonları olan kişilerde diş gıcırdatması sonucunda meydana gelir. 3)Yüzey yüzeye temas: Oklüzyonda arzu edilmeyen bir temas durumudur. Parafonksiyonları olan kişilerde diş gıcırdatması sonucunda meydana gelir.
16
Oklüzal Planın Sınıflandırılması Normal dentisyonda, sentrik kapanış durumunda maksiller posterior dişlerin lingual, mandibular posterior dişlerin bukkal tüberkülleri karşıt dişlerin marjinal sırtları yada oklüzal fossaları ile temas ederler ve gıdayı parçalarlar. Bu nedenle, ‘fonksiyonel ya da destek tüberküller’ olarak adlandırılırlar. Sentrik ilişkide karşıt dişin fonksiyonel tüberkülü tarafından gerçekleştirilen oklüzal temasın lokalizasyonundan yararlanılarak oklüzal plan sınıflandırılabilir. Buna göre iki çeşit oklüzal plan vardır: 1-Tüberkül-marjinal sırt oklüzal planı 2-Tüberkül- fossa oklüzal planı, Normal dentisyonda, sentrik kapanış durumunda maksiller posterior dişlerin lingual, mandibular posterior dişlerin bukkal tüberkülleri karşıt dişlerin marjinal sırtları yada oklüzal fossaları ile temas ederler ve gıdayı parçalarlar. Bu nedenle, ‘fonksiyonel ya da destek tüberküller’ olarak adlandırılırlar. Sentrik ilişkide karşıt dişin fonksiyonel tüberkülü tarafından gerçekleştirilen oklüzal temasın lokalizasyonundan yararlanılarak oklüzal plan sınıflandırılabilir. Buna göre iki çeşit oklüzal plan vardır: 1-Tüberkül-marjinal sırt oklüzal planı 2-Tüberkül- fossa oklüzal planı,
17
Oklüzal Planın Sınıflandırılması 1)Tüberkül – marjinal sırt oklüzal planı: Doğal dentisyonların %95’inde görülen oklüzyon tipidir. Kapanışta bir diş, iki diş ile temastadır. Bir arktaki dişin fonksiyonel tüberkülü, karşıtındaki iki dişin marjinal sırtları ile kapanışa gelir. 2)Tüberkül – fossa oklüzal planı: Kapanışta bir diş, karşısındaki bir diş ile temas eder. Diş-dişe ilişki söz konusudur. Bu tip oklüzyon doğal dentisyonlarda çok ender görülür. Bir arktaki dişin fonksiyonel tüberkülü, karşıtındaki dişin fossası ile kapanışa gelir. Bu oklüzal ilişkiye ‘nötral oklüzyon’ adı da verilir. 1)Tüberkül – marjinal sırt oklüzal planı: Doğal dentisyonların %95’inde görülen oklüzyon tipidir. Kapanışta bir diş, iki diş ile temastadır. Bir arktaki dişin fonksiyonel tüberkülü, karşıtındaki iki dişin marjinal sırtları ile kapanışa gelir. 2)Tüberkül – fossa oklüzal planı: Kapanışta bir diş, karşısındaki bir diş ile temas eder. Diş-dişe ilişki söz konusudur. Bu tip oklüzyon doğal dentisyonlarda çok ender görülür. Bir arktaki dişin fonksiyonel tüberkülü, karşıtındaki dişin fossası ile kapanışa gelir. Bu oklüzal ilişkiye ‘nötral oklüzyon’ adı da verilir.
18
Doğal Dentisyonda Karşılıklı Diş İlişkileri Uygun dikey boyutta, Sınıf I normal oklüzyonda, sentrik oklüzyon durumunda maksimum diş teması vardır. Bilateral temaslar vardır. Sentrik oklüzyonda dişler arasındaki ilişki genellikle tüberkül-marjinal sırt ilişkisi şeklindedir. Sentrik ilişkide erken temaslar (prematür kontaklar) yoktur. Protrusiv harekette ön kesici dişlerde maksimum temas vardır, arka dişlerde temas yoktur. Arka dişlerdeki bu aralanmayı Carl Christiansen tanımlamış ve bunun kondil yolu eğimi nedeniyle oluştuğunu belirlemiştir. Bu nedenle bu olaya Christiansen olayı denir. Lateral hareketlerde, çalışan tarafta kanin koruyuculu oklüzyon veya azı dişlerinde grup fonksiyonlu oklüzyonu vardır. Çalışmayan tarafta tüberkül teması olması istenmeyen bir durumdur. Bu temasların varlığı çiğneme etkinliği ve periodontal sağlık açısından sakıncalıdır. Denge tarafındaki çatışmanın yıkıcı etkisi vardır. Uygun dikey boyutta, Sınıf I normal oklüzyonda, sentrik oklüzyon durumunda maksimum diş teması vardır. Bilateral temaslar vardır. Sentrik oklüzyonda dişler arasındaki ilişki genellikle tüberkül-marjinal sırt ilişkisi şeklindedir. Sentrik ilişkide erken temaslar (prematür kontaklar) yoktur. Protrusiv harekette ön kesici dişlerde maksimum temas vardır, arka dişlerde temas yoktur. Arka dişlerdeki bu aralanmayı Carl Christiansen tanımlamış ve bunun kondil yolu eğimi nedeniyle oluştuğunu belirlemiştir. Bu nedenle bu olaya Christiansen olayı denir. Lateral hareketlerde, çalışan tarafta kanin koruyuculu oklüzyon veya azı dişlerinde grup fonksiyonlu oklüzyonu vardır. Çalışmayan tarafta tüberkül teması olması istenmeyen bir durumdur. Bu temasların varlığı çiğneme etkinliği ve periodontal sağlık açısından sakıncalıdır. Denge tarafındaki çatışmanın yıkıcı etkisi vardır.
19
Optimum Oklüzyonun Sağlanması Optimum oklüzyonda; Maksimum tüberküller arası pozisyonda, aynı anda oluşan düzgün bilateral temaslar gerçekleştirilmelidir. Bu kontaklar maksimum sayıda nokta teması şeklinde ve minumum yüzey genişliğine sahip olmalı Dişlerin maksimum tüberkül ilişkisi kondiller sentrik ilişkide iken sağlanmalı Maksimum tüberküller arası ilişkide kapanış kuvvetleri dişlerin uzun aksı boyunca iletilmeli Tüberkül yüksekliği çiğneme etkinliği için estetik gereksinimler dahilinde korunmalı Bilateral fonsiyon sağlanmalı, ve düz protrusiv harekette anterior bölgede grup kontağı ve posterior bölgede disklüzyon sağlanmalı Lateral hareketlerde dengeleyen tarafta kesinlikle posterior diş teması bulunmamalı Fonksiyonel etkinliği arttırmak ve kuvvetleri dişin uzun ekseni boyunca yönlendirmek için dar bir oklüzal tabla oluşturulmalı Oklüzal morfoloji, fonksiyonla uyumlu olmalı ve hareketler hiçbir diş tarafından engellenmemeli Optimum oklüzyonda; Maksimum tüberküller arası pozisyonda, aynı anda oluşan düzgün bilateral temaslar gerçekleştirilmelidir. Bu kontaklar maksimum sayıda nokta teması şeklinde ve minumum yüzey genişliğine sahip olmalı Dişlerin maksimum tüberkül ilişkisi kondiller sentrik ilişkide iken sağlanmalı Maksimum tüberküller arası ilişkide kapanış kuvvetleri dişlerin uzun aksı boyunca iletilmeli Tüberkül yüksekliği çiğneme etkinliği için estetik gereksinimler dahilinde korunmalı Bilateral fonsiyon sağlanmalı, ve düz protrusiv harekette anterior bölgede grup kontağı ve posterior bölgede disklüzyon sağlanmalı Lateral hareketlerde dengeleyen tarafta kesinlikle posterior diş teması bulunmamalı Fonksiyonel etkinliği arttırmak ve kuvvetleri dişin uzun ekseni boyunca yönlendirmek için dar bir oklüzal tabla oluşturulmalı Oklüzal morfoloji, fonksiyonla uyumlu olmalı ve hareketler hiçbir diş tarafından engellenmemeli
20
DOĞAL DİŞLİ BİREYLERDE OKLÜZAL REHABİLİTASYON Oklüzal rehabilitasyonun amacı yapılan düzeltmelerle çiğneme basınçlarının dişler ve periodonsiyuma dengeli bir şekilde dağılmasını sağlamak ve alt çene dişlerinin hareketlerini kolaylaştırmaktır. Doğal dişli bireylerde oklüzal aşındırma iyi düşünülüp karar verilmesi gereken bir tedavi şeklidir. Çünkü yapacağımız tedavi geri dönüşümü olmayan bir işlemdir. Bu yüzden tedavi ihtiyacından emin olmalıyız. Oklüzal rehabilitasyonun amacı yapılan düzeltmelerle çiğneme basınçlarının dişler ve periodonsiyuma dengeli bir şekilde dağılmasını sağlamak ve alt çene dişlerinin hareketlerini kolaylaştırmaktır. Doğal dişli bireylerde oklüzal aşındırma iyi düşünülüp karar verilmesi gereken bir tedavi şeklidir. Çünkü yapacağımız tedavi geri dönüşümü olmayan bir işlemdir. Bu yüzden tedavi ihtiyacından emin olmalıyız.
21
DOĞAL DİŞLİ BİREYLERDE OKLÜZAL REHABİLİTASYON Oles 1990 yılında oklüzal çatışmaların olmasının tek başına oklüzal uyumlama için endikasyon olmadığını savunmuştur Stohler 1997’de oklüzal terapinin tedavide yerinin olmadığını savunmuştur Oles, R.D. Occlusal adjustment. Canadian Dental Association Journal. 1990;56:527 Stohler, CS. Phenomenology, epidemiology and natural progression of the muscular temporomandibular disorders. Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology, Oral Radiology and Endodontics. 1997;83:77 Oles 1990 yılında oklüzal çatışmaların olmasının tek başına oklüzal uyumlama için endikasyon olmadığını savunmuştur Stohler 1997’de oklüzal terapinin tedavide yerinin olmadığını savunmuştur Oles, R.D. Occlusal adjustment. Canadian Dental Association Journal. 1990;56:527 Stohler, CS. Phenomenology, epidemiology and natural progression of the muscular temporomandibular disorders. Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology, Oral Radiology and Endodontics. 1997;83:77
22
DOĞAL DİŞLİ BİREYLERDE OKLÜZAL REHABİLİTASYON Oklüzal rehabilitasyonun bir tedavi seçeneği olmadığını savunan görüşler olduğu gibi oklüzal rehabilitasyonun bir tedavi seçeneği olarak yapılması gerektiğini savunan araştırmacılar da vardır. Tarantola ve ark. 1998’de oklüzal çatışmalara bağlı stamotognatik sistem disfonksiyonlarının semptomlarının tedavisinde oklüzal rehabilitasyonun uygun bir seçenek olduğunu belirtmişlerdir. Cooper 1997’de oklüzyonun hem TME problemlerinin nedeni olduğunu belirtmiş hem de oklüzal uyumlamanın tedavide yerinden bahsetmiştir. Tarantola, G.J. Becker, I.M., Gremillion, H. Pink, F. The effectiveness of equilibration in the improvement of signs and symptoms in the stomatognatic system. International Journal of Periodontics and Restorative Dentistry. 1998;18:594 Cooper, B.C. The role of bioelectronic instrumentation in the documentation and managemet of temporomandibular disorders. Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology, Oral Radiology and Endodontics. 1997;83:91 Oklüzal rehabilitasyonun bir tedavi seçeneği olmadığını savunan görüşler olduğu gibi oklüzal rehabilitasyonun bir tedavi seçeneği olarak yapılması gerektiğini savunan araştırmacılar da vardır. Tarantola ve ark. 1998’de oklüzal çatışmalara bağlı stamotognatik sistem disfonksiyonlarının semptomlarının tedavisinde oklüzal rehabilitasyonun uygun bir seçenek olduğunu belirtmişlerdir. Cooper 1997’de oklüzyonun hem TME problemlerinin nedeni olduğunu belirtmiş hem de oklüzal uyumlamanın tedavide yerinden bahsetmiştir. Tarantola, G.J. Becker, I.M., Gremillion, H. Pink, F. The effectiveness of equilibration in the improvement of signs and symptoms in the stomatognatic system. International Journal of Periodontics and Restorative Dentistry. 1998;18:594 Cooper, B.C. The role of bioelectronic instrumentation in the documentation and managemet of temporomandibular disorders. Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology, Oral Radiology and Endodontics. 1997;83:91
23
Koh ve arkadaşları temporomandibular eklem rahatsızlığı bulunan hastalarda yaptıkları araştırmada bazı hastalara oklüzal uyumlama yapılmış bazı hastalara da placebo tedavisi yapılmıştır. TME rahatsızlığının semptomları açısından 2 grup arasında belirgin hiçbir fark görülmemiştir. Koh H., Robinson P.G.: Occlusal adjustment for treating and preventing temporomandibular joint disorders. Journal of Oral Rehabilitation., 31:287-292,2003 Koh ve arkadaşları temporomandibular eklem rahatsızlığı bulunan hastalarda yaptıkları araştırmada bazı hastalara oklüzal uyumlama yapılmış bazı hastalara da placebo tedavisi yapılmıştır. TME rahatsızlığının semptomları açısından 2 grup arasında belirgin hiçbir fark görülmemiştir. Koh H., Robinson P.G.: Occlusal adjustment for treating and preventing temporomandibular joint disorders. Journal of Oral Rehabilitation., 31:287-292,2003
24
Ancak genel olarak araştırmacılar oklüzal aşındırmanın hiçbir zaman ilk tedavi olarak uygulanmamasını belirtirler. NIH Office of Medical Application of Research 1997’de oklüzal uyumlamanın başlangıç tedavi olarak iyi bir seçenek olmayacağını açıklamıştır. Vallon 1997’de yaptığı araştırmada oklüzal uyumlamanın kısa dönemde(1-3 ay) iyi sonuçlar verdiğini, ancak uzun dönemde etkisinin az olduğunu yada hiç olmadığını belirtmiştir. Peltola, Salonen ve Raustia 1996’da ki çalışmalarında splint(%94), oklüzal uyumlama(%77), kanin koruyuculu oklüzyon(%33) yada yeni bir protezle yapılan kombine tedavi sonucunda hastalarda ağrı ve disfonksiyonlarda düzelme görmüştür. De Boever, J.A. Carlsson, G.E. Klineberg, I.J. Need for occlusal therapy and prosthodontic treatment in the management of temporomandibular disorders. Part 1. Oclusal interferences and occlusal adjustment. Journal of Oral Rehabilitation. 2000; 27:367-379 Peltola, M.K. Salonen, M.A.M Raustia, A.M. The effect of stomatognatic treatment: a clinical follow-up study. Journal of Craniomandibular Practice. 1996;14:210 Ancak genel olarak araştırmacılar oklüzal aşındırmanın hiçbir zaman ilk tedavi olarak uygulanmamasını belirtirler. NIH Office of Medical Application of Research 1997’de oklüzal uyumlamanın başlangıç tedavi olarak iyi bir seçenek olmayacağını açıklamıştır. Vallon 1997’de yaptığı araştırmada oklüzal uyumlamanın kısa dönemde(1-3 ay) iyi sonuçlar verdiğini, ancak uzun dönemde etkisinin az olduğunu yada hiç olmadığını belirtmiştir. Peltola, Salonen ve Raustia 1996’da ki çalışmalarında splint(%94), oklüzal uyumlama(%77), kanin koruyuculu oklüzyon(%33) yada yeni bir protezle yapılan kombine tedavi sonucunda hastalarda ağrı ve disfonksiyonlarda düzelme görmüştür. De Boever, J.A. Carlsson, G.E. Klineberg, I.J. Need for occlusal therapy and prosthodontic treatment in the management of temporomandibular disorders. Part 1. Oclusal interferences and occlusal adjustment. Journal of Oral Rehabilitation. 2000; 27:367-379 Peltola, M.K. Salonen, M.A.M Raustia, A.M. The effect of stomatognatic treatment: a clinical follow-up study. Journal of Craniomandibular Practice. 1996;14:210
25
Oklüzal rehabilitasyon hangi amaçlarla yapılır; -Fizyolojik olmayan(patolojik) oklüzyonu restore etmek -Oklüzal nedenlerden kaynaklanan çiğneme sistemi problemlerini ortadan kaldırmak -Gerektiğinde ortodontik ve restoratif tedavilerin öncesinde -Gerektiğinde ortodontik, ortognatik ve restoratif tedavilerin sonrasında Oklüzal düzenleme yapmak için uygun tedavi yönteminin saptanması amacıyla ‘üçler kuralı’ uygulanır. Bu kurala göre kondiller sentrik ilişkide iken posterior dişlerin fonksiyonel tüberküllerinin iç eğimi üç bölüme ayrılarak karşıt diş ile ilişkisi değerlendirilir. Fonksiyonel tüberkül tepesi karşıt dişin santral fossasına yakın olan 1/3’lük bölüme temas ediyorsa uygun tedavi selektif mölleme, orta 1/3’lük bölüme temas ediyorsa protetik tedavi, karşıt dişin tüberkül tepesine yakın 1/3’lük bölüme temas ediyorsa ortodontik tedavi endikedir. Oklüzal rehabilitasyon hangi amaçlarla yapılır; -Fizyolojik olmayan(patolojik) oklüzyonu restore etmek -Oklüzal nedenlerden kaynaklanan çiğneme sistemi problemlerini ortadan kaldırmak -Gerektiğinde ortodontik ve restoratif tedavilerin öncesinde -Gerektiğinde ortodontik, ortognatik ve restoratif tedavilerin sonrasında Oklüzal düzenleme yapmak için uygun tedavi yönteminin saptanması amacıyla ‘üçler kuralı’ uygulanır. Bu kurala göre kondiller sentrik ilişkide iken posterior dişlerin fonksiyonel tüberküllerinin iç eğimi üç bölüme ayrılarak karşıt diş ile ilişkisi değerlendirilir. Fonksiyonel tüberkül tepesi karşıt dişin santral fossasına yakın olan 1/3’lük bölüme temas ediyorsa uygun tedavi selektif mölleme, orta 1/3’lük bölüme temas ediyorsa protetik tedavi, karşıt dişin tüberkül tepesine yakın 1/3’lük bölüme temas ediyorsa ortodontik tedavi endikedir.
26
Aşındırma İşlemi İçin Gerekli Araç ve Gereçler Aşındırma için öncelikle erken temas noktalarını belirlemek için oklüzal indikatörler gereklidir. Daha sonra oklüzal indikatörlerle belirlenen bölgelerdeki erken temasları ortadan kaldırmak için aşındırıcı malzemelere ihtiyaç duyulur. 1)Oklüzal İndikatörler a) Kalitatif metotlar: At nalı şeklinde artikülasyon kağıtları veya artikülasyon şeritleri İpek şeritler Folyolar b) Kantitatif metotlar Photo-Occlusion T-Scan Aşındırma için öncelikle erken temas noktalarını belirlemek için oklüzal indikatörler gereklidir. Daha sonra oklüzal indikatörlerle belirlenen bölgelerdeki erken temasları ortadan kaldırmak için aşındırıcı malzemelere ihtiyaç duyulur. 1)Oklüzal İndikatörler a) Kalitatif metotlar: At nalı şeklinde artikülasyon kağıtları veya artikülasyon şeritleri İpek şeritler Folyolar b) Kantitatif metotlar Photo-Occlusion T-Scan
27
1.Oklüzal İndikatörler a)Kalitatif Metotlar: At nalı şeklinde artikülasyon kağıtları veya artikülasyon şeritleri Kullanımları kolaydır. Hasta ağzına kağıt tüm dişlerin üzerini kaplayacak şekilde yerleştirildikten sonra hastadan dişlerini kapanışa getirmesi istenir. Dişlerin boyanmasına göre gerekli aşındırmalar yapılır. 1.Oklüzal İndikatörler a)Kalitatif Metotlar: At nalı şeklinde artikülasyon kağıtları veya artikülasyon şeritleri Kullanımları kolaydır. Hasta ağzına kağıt tüm dişlerin üzerini kaplayacak şekilde yerleştirildikten sonra hastadan dişlerini kapanışa getirmesi istenir. Dişlerin boyanmasına göre gerekli aşındırmalar yapılır.
28
At nalı şeklinde artikülasyon kağıtları veya artikülasyon şeritleri Ancak bazı dezavantajları da vardır: Parlak, cilalı, kaygan ve ıslak yüzeylerde Tükürükle kolayca bozulur. Kalındır(10µ, 65µ** ve 80µ) Çok sayıda yalancı kontakt işareti ortaya çıkartır. Basıncın veya prematür temasların derecesi hakkında kesin bir bilgi vermezler. (18,19) Artikülasyon kağıtlarının fazla kalın olmaması, kullanımları esnasında alevde hafifçe ısıtılması ve dişlerin kurutulması gerekir. At nalı şeklinde artikülasyon kağıtları veya artikülasyon şeritleri Ancak bazı dezavantajları da vardır: Parlak, cilalı, kaygan ve ıslak yüzeylerde Tükürükle kolayca bozulur. Kalındır(10µ, 65µ** ve 80µ) Çok sayıda yalancı kontakt işareti ortaya çıkartır. Basıncın veya prematür temasların derecesi hakkında kesin bir bilgi vermezler. (18,19) Artikülasyon kağıtlarının fazla kalın olmaması, kullanımları esnasında alevde hafifçe ısıtılması ve dişlerin kurutulması gerekir.
29
1.Oklüzal İndikatörler a)Kalitatif Metotlar: İpek Şeritler Bazı araştırmacılar ipek şeritlerin en iyi oklüzal indikatör olduğunu belirtmişlerdir. Yapısından dolayı yumuşak indikatör materyalleri yalancı temas noktaları oluşturmaz. Fakat ipek şeritler boya komponentleri kuruduğunda işaretleme özelliğini kaybederler ve tükürük ile kolayca bozulabilirler. İpek şeritler soğuk ve kapalı ortamda muhafaza edilmelidir. Schelb E., Kaiser DA., Brukl CE.: Thickness and marking characteristics of occlusal registration strips. J. Prosthet. Dent., 54:122-6, 1985 Saraçoğlu A., Özpınar B.: In vivo and in vitro evaluation of occlusal indicator sensitivity. J. Prosthet. Dent., 88:522-6, 2002 Reiber T., Fuhr K., Hartmann H., Leicher D.: Recording pattern of occlusal indicators. I. Influence of indicator thickness, pressure, and surface morfology. Dtsch Zahnarztl Z., 44:90-3, 1989 Dawson P.E.: Evaluation, diagnosis and treatment of occlusal problems. 2nd ed. St. Louis: Mosby., p. 448-56, 1989 1.Oklüzal İndikatörler a)Kalitatif Metotlar: İpek Şeritler Bazı araştırmacılar ipek şeritlerin en iyi oklüzal indikatör olduğunu belirtmişlerdir. Yapısından dolayı yumuşak indikatör materyalleri yalancı temas noktaları oluşturmaz. Fakat ipek şeritler boya komponentleri kuruduğunda işaretleme özelliğini kaybederler ve tükürük ile kolayca bozulabilirler. İpek şeritler soğuk ve kapalı ortamda muhafaza edilmelidir. Schelb E., Kaiser DA., Brukl CE.: Thickness and marking characteristics of occlusal registration strips. J. Prosthet. Dent., 54:122-6, 1985 Saraçoğlu A., Özpınar B.: In vivo and in vitro evaluation of occlusal indicator sensitivity. J. Prosthet. Dent., 88:522-6, 2002 Reiber T., Fuhr K., Hartmann H., Leicher D.: Recording pattern of occlusal indicators. I. Influence of indicator thickness, pressure, and surface morfology. Dtsch Zahnarztl Z., 44:90-3, 1989 Dawson P.E.: Evaluation, diagnosis and treatment of occlusal problems. 2nd ed. St. Louis: Mosby., p. 448-56, 1989
30
1.Oklüzal İndikatörler a)Kalitatif Metotlar: Folyolar Folyolar en ince indikatör materyalleridir. Kağıt ve ipeğe göre daha düzgün göstergeler verir. Folyoların basıncın az olduğu durumlarda ve cilalı yüzeyler üzerinde işaretleme kapasitesi daha az belirgindir. Folyoların klinik kullanımında daha fazla basınç uygulanmalıdır. Reiber T., Fuhr K., Hartmann H., Leicher D.: Recording pattern of occlusal indicators. I. Influence of indicator thickness, pressure, and surface morfology. Dtsch Zahnarztl Z., 44:90-3, 1989 1.Oklüzal İndikatörler a)Kalitatif Metotlar: Folyolar Folyolar en ince indikatör materyalleridir. Kağıt ve ipeğe göre daha düzgün göstergeler verir. Folyoların basıncın az olduğu durumlarda ve cilalı yüzeyler üzerinde işaretleme kapasitesi daha az belirgindir. Folyoların klinik kullanımında daha fazla basınç uygulanmalıdır. Reiber T., Fuhr K., Hartmann H., Leicher D.: Recording pattern of occlusal indicators. I. Influence of indicator thickness, pressure, and surface morfology. Dtsch Zahnarztl Z., 44:90-3, 1989
31
1.Oklüzal İndikatörler a)Kantitatif Metotlar: Oklüzal ilişki belirlemenin kantitatif metotları da vardır. Bu metotlar ile kontaktların sırası ve yoğunluğu da belirlenebilir. Photo-occlusion ve T-scan sistemi(Tekscan Inc, Boston, Mass.) kantitatif metotlardır. Saraçoğlu A., Özpınar B.: In vivo and in vitro evaluation of occlusal indicator sensitivity. J. Prosthet. Dent., 88:522-6, 2002 Dawson P.E.: Evaluation, diagnosis and treatment of occlusal problems. 2nd ed. St. Louis: Mosby., p. 448-56, 1989 Maness W.L., Benjamin M., Podoloff R., Bobick A., Golden R.F.: Computerized occlusal analysis: a new technology. Quintessence Int., 18:287-92, 1987 1.Oklüzal İndikatörler a)Kantitatif Metotlar: Oklüzal ilişki belirlemenin kantitatif metotları da vardır. Bu metotlar ile kontaktların sırası ve yoğunluğu da belirlenebilir. Photo-occlusion ve T-scan sistemi(Tekscan Inc, Boston, Mass.) kantitatif metotlardır. Saraçoğlu A., Özpınar B.: In vivo and in vitro evaluation of occlusal indicator sensitivity. J. Prosthet. Dent., 88:522-6, 2002 Dawson P.E.: Evaluation, diagnosis and treatment of occlusal problems. 2nd ed. St. Louis: Mosby., p. 448-56, 1989 Maness W.L., Benjamin M., Podoloff R., Bobick A., Golden R.F.: Computerized occlusal analysis: a new technology. Quintessence Int., 18:287-92, 1987
32
1.Oklüzal İndikatörler a)Kantitatif Metotlar: Photo-occlusion Photo-occlusion sisteminde ince bir photoplastic film tabakası dişlerin oklüzal yüzeyine yerleştirilir. Hastadan 10-20 saniye boyunca dişlerini oklüzyona getirmesi istenir. Film tabaka hasta ağzından çıkarılır ve polariscope ışık altında incelenir. Tekniğin uygulanması zordur.(18,20,22) 1.Oklüzal İndikatörler a)Kantitatif Metotlar: Photo-occlusion Photo-occlusion sisteminde ince bir photoplastic film tabakası dişlerin oklüzal yüzeyine yerleştirilir. Hastadan 10-20 saniye boyunca dişlerini oklüzyona getirmesi istenir. Film tabaka hasta ağzından çıkarılır ve polariscope ışık altında incelenir. Tekniğin uygulanması zordur.(18,20,22)
33
1. Oklüzal İndikatörler a)Kantitatif Metotlar: T-scan T-scan sistemi iletken mürekkepden hazırlanmış sensörler içeren bilgisayar yardımcılı bir sistemdir. Bu sistemde uygulanan kuvvet ile elektrik direnci gelişir. Hasta sensörü ısırıp dişleri oklüzyona getirdiği zaman elektrik direncini azaltarak kuvvet uygulanan bölgeler bir araya gelir. U şekilli sensör folyo 60µm kalınlığındadır, iletken mürekkepten yapılmış 1500 hassas reseptör noktası ile X-Y koordinat sistemi içerir ve elastik deformasyona maruz kalır.(18,20,21)
34
1.Oklüzal İndikatörler a)Kantitatif Metotlar: T-scan T-scan sisteminin başarısı sensörün arka arkaya kullanılması ile olumsuz etkilenir.Kuru ve ıslak bölgelerden alınan oklüzal kayıtlar belirgin şekilde farklılık gösterir. Dişler kuru olduğunda oklüzal kontakt sayıları büyük oranda artış gösterir. Test yapmadan önce ağız içini kurutmak oklüzal analizin başarısını etkiler.(18) 1.Oklüzal İndikatörler a)Kantitatif Metotlar: T-scan T-scan sisteminin başarısı sensörün arka arkaya kullanılması ile olumsuz etkilenir.Kuru ve ıslak bölgelerden alınan oklüzal kayıtlar belirgin şekilde farklılık gösterir. Dişler kuru olduğunda oklüzal kontakt sayıları büyük oranda artış gösterir. Test yapmadan önce ağız içini kurutmak oklüzal analizin başarısını etkiler.(18)
35
2) Aşındırma İçin Kullanılan Malzemeler a)İnce grenli möletler: Aşındırma işleminde ufak çaplı möl ve möletlerin kullanılması çok önemlidir. Çünkü sadece boyanan yerlerin aşındırılması gerekir ve bunu yapabilmek ufak çaplı aletlerle mümkündür. Büyük möletlerin kullanımı istenmeyen aşındırmalara neden olabilir. 2) Aşındırma İçin Kullanılan Malzemeler a)İnce grenli möletler: Aşındırma işleminde ufak çaplı möl ve möletlerin kullanılması çok önemlidir. Çünkü sadece boyanan yerlerin aşındırılması gerekir ve bunu yapabilmek ufak çaplı aletlerle mümkündür. Büyük möletlerin kullanımı istenmeyen aşındırmalara neden olabilir.
36
2) Aşındırma İçin Kullanılan Malzemeler b) Çeşitli büyüklükte lastik möller: Aşındırma işlemi tamamlandıktan sonra dişler möletlerle cilalanır. Bunun amacı dilin tahriş olmaması ve besinlerin yapışmamasıdır. 2) Aşındırma İçin Kullanılan Malzemeler b) Çeşitli büyüklükte lastik möller: Aşındırma işlemi tamamlandıktan sonra dişler möletlerle cilalanır. Bunun amacı dilin tahriş olmaması ve besinlerin yapışmamasıdır.
37
2) Aşındırma İçin Kullanılan Malzemeler c) Aşındırıcı macun: Genellikle hareketli protezlerde dişler üzerindeki mölet izlerini giderebilmek için içinde karborandum tozları bulunan özel macunlar kullanılır. 2) Aşındırma İçin Kullanılan Malzemeler c) Aşındırıcı macun: Genellikle hareketli protezlerde dişler üzerindeki mölet izlerini giderebilmek için içinde karborandum tozları bulunan özel macunlar kullanılır.
38
Oklüzal Dengeleme Oklüzal dengeleme işlemi şunları amaçlar: Maloklüzyonu ortadan kaldırmak Oklüzal kuvvetleri dişin uzun ekseni ile aynı doğrultuda yönlendirmek Sentrik ilişkiyi sağlayan tüberkülleri korumak Oklüzal tablayı daraltmak Maksimum tüberkül teması sağlamak Oklüzal anatomiyi geliştirmek Oklüzal Dengeleme Oklüzal dengeleme işlemi şunları amaçlar: Maloklüzyonu ortadan kaldırmak Oklüzal kuvvetleri dişin uzun ekseni ile aynı doğrultuda yönlendirmek Sentrik ilişkiyi sağlayan tüberkülleri korumak Oklüzal tablayı daraltmak Maksimum tüberkül teması sağlamak Oklüzal anatomiyi geliştirmek
Similar presentations
© 2025 SlidePlayer.com Inc.
All rights reserved.