Presentation is loading. Please wait.

Presentation is loading. Please wait.

DİN SOSYOLOJİSİ SOSYOLOJİNİN BÖLÜMLERİ VE DİN SOSYOLOJİSİ Bugün Genel Sosyoloji, sosyoloji biliminin nazari temellerini araştırmak görevini üstlenmiş.

Similar presentations


Presentation on theme: "DİN SOSYOLOJİSİ SOSYOLOJİNİN BÖLÜMLERİ VE DİN SOSYOLOJİSİ Bugün Genel Sosyoloji, sosyoloji biliminin nazari temellerini araştırmak görevini üstlenmiş."— Presentation transcript:

1

2 DİN SOSYOLOJİSİ

3 SOSYOLOJİNİN BÖLÜMLERİ VE DİN SOSYOLOJİSİ Bugün Genel Sosyoloji, sosyoloji biliminin nazari temellerini araştırmak görevini üstlenmiş bulunmaktadır. Sosyolojinin ana kavramı, konusu, metodu, tarifi ve çeşitli sosyoloji ekollerinin tetkiki ile toplumların genel ve sistematik sosyolojilerinin gerçekleştirilmesi işi ‘Genel Sosyoloji’ye düşmektedir.

4 Buna karşılık, toplumun ve sosyal hayatın çeşitli uzmanlık alanlarının sosyolojik tetkiki, bu konularda uzmanlaşmış bulunan çeşitli ‘ Özel Sosyoloji Dalları’ na tahsis edilmiş bulunmaktadır.

5 T OPLUM DİNDİN AHLAK, İ KT İ SAT S İ YASET, VS. SANAT, HUKUK

6 Toplumsal kategoriler onları temsil eden insanlar tarafından teşkil olunmaktadırlar. Böyle olunca da, her kültür sahasının ayrı bir sosyolojisi vardır. Böylece bir iktisat, bir hukuk, bir eğitim, bir aile, bir siyaset, bir sanat ve bir din sosyolojisinden söz etmek mümkün olmaktadır.

7  Her din bir toplum içerisinde ortaya çıkıp gelişmektedir. Böyle olunca dini, ait olduğu toplumsal kontekstinden ve hatta zamandan tamamen soyutlayan ve tek taraflı olarak yalnızca o şekilde algılayarak, onun toplum ve kültürle olan bağlantılarını görmezlikten gelen naif anlayış bugün artık hiçbir bilimsel değer ifade etmemektedir.

8

9

10

11

12

13

14

15

16 Hemen her din bir toplum içerisinde hayatiyet bulduğuna göre, din ve toplum arasında bir takım karşılıklı ilişkilerin ve etkileşimlerin bulunduğunu da hesaba katmak gerekmektedir.

17 Her dinin dayandığı birtakım sosyal unsurlar, içerisinde ortaya çıkan sosyal karakterli birtakım dini vakıalar bulunmaktadır. İşte toplumun dini hayatı, onun dayandığı sosyal unsurlar ve orada ortaya çıkan dini- sosyal hadiseler ve grupların incelenmesi din sosyolojisinin konularını teşkil etmektedir.

18 Dini inançlar, pratikler ve davranışlar ile toplumsal etken ve kurumlar arasındaki ilişkiler, dinin toplum hayatındaki yeri ve fonksiyonları, öteki toplumsal kurum ve oluşumlar üzerindeki etkileri;

19 bilimsel, teknolojik, kültürel, ekonomik vs. değişimlerin dini inanç, uygulama, örf ve adetler, gelenekler ve davranışlar üzerindeki tesirleri;

20 sanayileşme, kentleşme, eğitim-öğretim ve kitle iletişim araçlarının dini tutum ve davranışlar ve değişimlerle olan ilişkileri ve bu çerçevede kendini gösteren etkileşimler, kurumlaşmış dini otorite ve teşkilatın yapısı, gücü ve fonksiyonları, dinin kültür ve medeniyetle olan bağlantıları ve karşılıklı tesirler ve bu çerçevede kendini gösteren sorunlar din sosyolojisinin temel ilgi odaklarını oluşturmaktadırlar.

21  İlkel dinler veya tarihi büyük dinlerin sosyolojisi ve çağdaş toplumlarda din olgusu, dini tutum ve değişiklikler,  dinin sanat, edebiyat, ekonomi, ahlak, siyaset ve devlete varıncaya kadar çeşitli toplum kurumları ile olan karşılıklı fonksiyonel ilişkileri,  dinden doğan grup ve topluluk şekillerinin  deneysel ve objektif sosyolojik yaklaşım yöntemleri aracılığı ile incelenmesi, sırf bilimin yanı sıra toplumların hayatı ve geleceği bakımından da çok büyük bir önem arz etmektedir.

22  Böyle olunca da din sosyolojisi, genel sosyolojinin uzmanlaşmış özel sosyoloji kollarından birini oluşturmaktadır.

23

24 DİN SOSYOLOJİSİNİN BİLİMLER TASNİFİNDEKİ YERİ Genel ve Sistematik Bir Sosyolojinin uzmanlaşmış bir alt dalı olmanın yanı sıra, İlahiyat ve Din Bilimleri ile olan ilgisi dolayısıyla, bilimler tasnifinde özel bir konuma yerleşmesine imkan vermektedir. Çağımızda bilim alanında yadırganmayan bir tasnife göre onlar üçe ayrılmaktadır :

25 D İ N B İ L İ MLER İ TAB İ AT B İ L İ MLER İ İ NSAN B İ L İ MLER İ

26 Din sosyolojisi, toplumun incelenmesini kendine konu edinen Sosyal Bilimler ile, dinin incelenmesini kendine konu edinmiş bulunan İlahiyat Bilimleri arasında bir bağ kurmak görevini üstlenmiş bulunmaktadır. Yani din sosyolojisi bu farklı disiplinleri birbirinden ayıran uçurumun aşılmasında önemli bir görevi yerine getirmesi beklenmektedir.

27 DIN SOSYOLOJISININ KONUSU  Din Sosyolojisinin konusunu kısaca, ‘toplumun ortaklaşa dini hayatının, din ve toplum münasebetleri ve bu münasebetlerden do ğ an etki ve tepkilerin ve dini grupların incelenmesi’ şeklinde tarif etmek mümkündür.

28  Görüldüğü gibi bu tarif, gerek klasik din bilimleri ve gerekse toplum bilimlerinin dışında, toplumun dini hayatı ve onun sosyal tezahürlerini ihtiva eden özel bir araştırma alanını içine almakta olup, bu alan din sosyolojisinin araştırmalarına konu teşkil etmektedir.

29 . Gerçekte toplumun ortaklaşa dini hayatını ilahiyat, felsefe, tarih, psikoloji, etnoloji, vs. bilimler yönünden de incelemek mümkündür.  Ancak, bütün bu disiplinlerin konuya bakış açılarına göre ortaklaşa dini hayat ve onun tezahürleri incelendiğinde bile, yapılacak bir iş kalmaktadır ki, bu da din sosyolojisine düşmektedir.

30  Çünkü din sosyolojisi, ictimai olaylar olarak din olaylarını inceleme konusu yaparken, konuya kendine has açıdan bakmakta ve onun sosyal konteksti içinde ve öteki toplumsal faktörlerle münasebet ve etkileşimini göz önünde tutarak ele almaktadır ki, bu da yalnızca din sosyolojisinin konuya yaklaşım tarzına has bir özellik olmaktadır.

31 Aynı şekilde, din sosyolojisi, dini inançlar, düşünceler, kavramlar, güçler ve şahsiyetlerin içinde doğdukları sosyal ve kültürel konjonktürü (şartları) ve bunların sebep oldukları değişimleri araştırır.

32 Psikolojinin yardımı ile dini liderler ve grupların manaları, nüfuzları ve özellikle dini grupların doğma, yükselme, gelişme, yapı ve değişmelerini inceler. Onların tiplerini tespit eder.

33 Aralarında karşılaştırmalar yaparak benzer ve ayrı taraflarını ortaya koyar. Böylece onların yapı ve kuruluşlarının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. Başka bir yönden din sosyoloğu, toplumun din üzerindeki etkileri ile dinin sosyal görevi, fonksiyonları ve sosyo-kültürel hayat üzerindeki etkilerini araştırır.

34  Her beşeri sosyal ve kültürel faaliyet alanında olduğu gibi, dini gruplar, liderler, formlar ve kurumların da içinde bulundukları sosyal çevre şartlarıyla bir ölçüde sınırlı olduklarına şüphe yoktur. Buna gerek tabii ve gerekse sosyal ve kültürel şartların dini gruplar, formlar, liderler ve kurumlar üzerindeki etkilerini araştırma işi din sosyoloğunun en başta gelen görevidir.

35 Öte yandan dinin, bir grubun birleşip kaynaşması ve tarihi gelişiminde ne gibi rolünün bulunduğunu ortaya koymak da din sosyoloğuna düşmektedir.

36 Aynı şekilde bir dini cemaatin yapısı, teşkilatı ve oradaki otorite tiplerinin araştırılması da din sosyolojisine düşmektedir. Ancak bütün bunlar, din sosyolojisinin, toplum hayatı içerisinde dinin bizzat kendine has yapısı ve yaşantısıyla ilgili özel konulardır.

37 Esasen toplum, karşılıklı bir etki ve tepkiler bütünü olduğuna göre, din ve toplum münasebetleri çerçevesinde, dinin iktisat, ahlak, siyaset, sanat, teknik, hukuk ve devletle olan münasebetleri de bulunmakta olup, bütün bunları araştırılması din sosyolojisinin esaslı konuları arasında yer almaktadır.

38 GENEL VE ÖZEL DİN SOSYOLOJİLERİ Din sosyologları ve özellikle bağımsız bir din sosyolojisinin kurucuları, gerek eski gerek orta çağlarda ve gerekse günümüzde vücut bulmuş olan tüm toplumların dinlerini incelemeyi, din sosyolojisinin temel görevi saymışlar; buna karşılık, onlardan bazılarına ilgi duyup ötekilerini ihmal etmeyi ise, bir eksiklik olarak telakki etmişlerdir.

39 Böylece dini olayın derin manalı unsurlarının karşılaştırılmasını kendilerine hedef edinen bu din sosyologları, tüm dinlerin sosyolojik araştırılmasını kadrosu içine alan bir ‘Genel ve Sistematik Din Sosyolojisi’ idealini savunmuşlar; bu bilim dalı içerisinde ortaya çıkabilecek her türlü bölünme, parçalanma ve hatta uzmanlaşmaya ısrarla karşı çıkmışlardır.

40 Genel ve Sistematik Din Sosyolojisi, bu bilim dalının konusu, metodu, amacı ve teorik temellerinin araştırılmasının yanı sıra, dini inançlar, pratikler, teşkilatlar, gruplar, otoriteler ve bunların toplumla olan karşılıklı etkileşimini makro düzeyde, en eskisinden günümüze kadar tüm dinleri ve dini toplulukları içermek üzere sistematik bir biçimde incelemeyi, aralarında karşılaştırmalar yapmayı, tipolojilerini kurmayı ve açıklamalara geçmeyi hedef edinmiş bulunmaktadır. GENEL VE SİSTEMATİK DİN SOSYOLOJİSİ

41 Buna karşılık, Özel Din Sosyolojileri, belli bir dini cemaatin doğuşu, gelişmesi, hayatı, tabiatı, teşkilatı ve orada ortaya çıkan sosyal karakterli dini olayların incelenmesi ve bunun metodolojik esaslarının araştırılmasını kendine konu edinmiş bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle, özel din sosyolojileri belli tarihi örnekleri tipolojik bakımdan incelemeyi kendine görev bilmektedir.

42 DİN SOSYOLOJİSİNDE METOT Din sosyolojisinin, dinamik, objektif ve olgusal bir bilim olma vasfının, onun yöntem ve tekniklerinde aynen yansıdığını önemli belirtmeliyiz. Hatta bu çerçevede din sosyolojisinin konularına yaklaşımının bir bakıma çok ‘disiplinler arası’ bir hüviyet taşıdığına da önemle işaret etmek gerekir. Din sosyolojisinin metodunu ya da daha doğrusu onun konularına bilimsel yaklaşımlarında izlediği yöntem ve teknikleri anlatırken, ilkin onun bir ‘vakıalar ilmi’, yani ‘tecrübi’ bir ilim olduğunu önemle ve ısrarla belirtmek gerekir.

43  Din sosyolojisinin tecrübe ilmi olması ise, onun araştırmalarında toplumun dini-sosyal vakıalarına, yani realiteye dayanması, onlardan hareketle ilmi çalışmalarını gerçekleştirmesi demektir.  Bu anlamda din sosyolojisini, ‘toplumda tezahür eden dini-sosyal realitenin deneysel ve objektif bilimi’ şeklinde tanımlamak uygundur,  Genel sosyolojinin önemli bir vasfı, onun normatif olmayıp, objektif bir olaylar ve hatta olgular ve süreçler bilimi olmasıdır. Aynı durum Din Sosyolojisi için de söz konusudur. Yani tecrübi bir ilim olarak ‘din sosyolojisi de normatif değildir, objektif bir realiteler ilmidir.’

44 1) VASIFLAMA Tıpkı sosyolojide olduğu gibi, din sosyolojisinde de işe ‘vasıflama’ ile başlamak gerekir. Bu durum din sosyolojisinin tecrübi bir din olmasından kaynaklanmaktadır. Sosyal karakterli dini olayların vasıflanması demek, onların ‘gözlem’ ve sonra da betimlenmesi demektir. İnceleme konusu olan bir toplumun dini hayatı ve vakıalarının sosyolojik tetkikinin ilk adımı, onların doğru portresini çizmektir. A. DOLAYSIZ GÖZLEM B. DOLAYLI GÖZLEM 2) KARŞILAŞTIRMA 3) AÇIKLAMA VEYA ANLAYIŞ

45 Dolaysız Gözlem  Dolaysız gözlem, toplumda yaşayan dini gerçe ğ in dolaysız olarak gözlenmesinden ibarettir. Bu usul günümüzün yaşayan toplumlarının dini yaşayışının sosyolojik tetkiki için söz konusu olmaktadır.  Dolaysız gözlem de kendi içinde ikiye ayrılmaktadır: a) Yaygın Gözlem b) Yo ğ un Gözlem

46 Geniş toplulukların dini hayatlarını analiz için gözlem metoduna başvurulduğunda bu yolla derinlemesine değil fakat yaygın bir müşahede yapılmış olur ki, buna yaygın gözlem denilmektedir. Buna karşılık, küçük toplulukların dini tezahürlerinin analizi için gözleme başvurduğunda yapılan işe yoğun gözlem denilmektedir.

47 Gözlem tekniklerini bir de şu şekilde altıya ayırmak mümkündür: a) Örnekleme b) Monografi c) İstatistik d) Olay incelemesi e) Alan araştırması f) Karma metotlar

48 1) ÖRNEKLEME Örnekleme metodu bütün bir kitle yerine onun tüm özellikleri hakkında bilgi verecek olan temsili bir parçasının seçilip incelenmesine dayanmaktadır.  Örnek grubun seçilmesinde iki metottan faydalanılmaktadır: a) Kotalar metodu b) Tesadüfler metodu

49 Kotalar metoduna göre örnek grup seçilirken, ilkin araştırma konusu olan toplumun bir modeli teşkil olunur. Bu modelin ana kitle için geçerli olabilecek kategorilerden oluşması gerekir. Bu kategoriler ailevi, meskenle ilgili, mesleki, bölgesel, e ğ itim, yaş, cinsiyet ve servetle ilgili ya da dini vs. nitelikte kategoriler olabilir. Daha sonra seçilen kategorileri temsil edecek olan kişiler kotalar halinde anketçilere da ğ ıtılır ve anket gerçekleştirilir.

50 Tesadüfler metodunda ise, te ş kil edilen örne ğ in temsili olması büyük sayılar kanunu veya ihtimaller hesabına dayanmaktadır. Çünkü burada, ara ş tırma konusu olan toplumdan rastgele tekni ğ ine göre ne kadar çok anket yapılırsa o kadar yapılan soru ş turmanın isabetli bilgiler sa ğ layaca ğ ı göz önüne alınarak hareket edilmektedir.

51 2) Monografi Metodu İlk olarak Fransız sosyoloğu Le Play’ın kullandığı bir metottur. Le Play’ın monografi metodu günümüzde oldukça yaygınlık kazanmış ve bir konuyu derinlemesine ele alan, dar boyutlu ve sınırlı araştırmalarda kullanılan bir metot halini almıştır.

52 Din sosyolojisi alanında istatistik metodunun kullanılışını ilk olarak Le Play’ın monografilerinde görmekteyiz. Bu metot genellikle, öteki usullerle yürütülen çalışmaların bir tamamlayıcısı olarak kullanılmaktadır. 3) istatistik Metodu

53 Bu amaçla birtakım sorular hazırlanmakta, soru listeleri araştırma yapılacak topluma dağıtılmakta, toplanan bilgilerin dökümü yapılmakta, hesaplamalardan sonra oranlara yani yüzdelere varılmaktadır. Varılan sonuçların tablolar halinde belirtilmesi grafik ve şekillerle ve hatta haritalarla ortaya konulması metodun inandırıcılık gücünü artırmaktadır.

54 Sosyolojide ve tabii ki din sosyolojisinde, zincirleme süreçlerin veya bir olaylar yahut olgular grubunun inceleme konusu olabilmektedir. Bu usule bir kişinin veya bir grubun yahut daha geniş bir toplumun hayatındaki bir olay ya da görünüş sınanabilir. 4) Olay İncelemesi

55 Din sosyolojisi çalışmalarında özellikle Amerikalı din sosyologlarının sık sık yararlandıkları bir usul de ‘alan araştırması’ veya ‘alan çalışması’ denilen metottur. Bu tür çalışmalarda bilgilerin toplanmasında yazılı kaynakların ve açık mükalatların yanı sıra ‘survey’ denilen ‘tarama’ tekniğinden de yararlanılır. 5) Saha Araştırması

56 Burada söz konusu olan kalıplaşmış bir tek metottan çok, daha önce saydığımız usullerden araştırmanın şekline göre karma olarak teşkil olunabilecek metotlardır. Bu yolla araştırma metodunun daha noksansız ve etkili olması sağlanır. Zira bu yolla, tek bir metodun dezavantajları bertaraf edilmiş olur. 6) Karma Metotlar

57 7) Anket Uygulama Usul Ve Teknikleri Anket sözcü ğ ü oldukça genel bir anlama sahiptir. Her halükarda, hemen her anket araştırma konusu ile ilgili birtakım soruları içerir. Sayısal anket, bir kullanıma erişmektedir.

58 Sayısal bir anket, şu dört aşamada gerçekleştirilir: a)Hipotezlerin kurulması b)Gözlem planının oluşturulması c)Değişkenlerin belirlenmesi d)Değişkenler arasındaki ilişkilerin analizi Gerçekte, bilimsel bir araştırma ‘hipotez’ler, araştırma konusu ile ilgili olarak, geniş bir açıklamaya yahut ‘teori’ye erişebilmenin ilk aşamasıdırlar. Onlar, bilimsel araştırmanın denemeye alınan unsurları olarak, deneye tabi tutulmayan ‘ön kabuller’ olan ‘sayıltı’ lardan farklıdırlar.

59 Teori (kuram) ise, deneye imkan veren bir alanda, sistematik tahmin ve açıklamalar getiren, kavramlardan oluşmuştur. Aslında her bilim teoriye dayanır. Zira olaylar arasındaki karmaşık ilişkiler ancak teorilerle bir ‘paradigma’ya yahut düşünce ‘model’ine oturtulabilir.

60 Dolaysız gözlemin yapılışının kendine has bir tekniği bulunmaktadır. Bunlar: a)Öğrenme b)Hazırlama c)Sezme Birinci safhada, gözlenecek toplum tanınmaya çalışılır İkinci safhada, belli bir hazırlık dönemini içermektedir. Üçüncü safha sezmektir.

61 Gözlemin iyi olması için gözlemcinin anlayışlı ve sezgili olması önemlidir. Eldeki malzeme becerikli ve ustalıklı kullanılmazsa her türlü çalışma boş ve değersiz olur. Gözlem bir kabiliyet, uyanıklık ve nüfuz işidir. Dolaysız yoğun gözlemlerde kullanılan teknikler üçe ayrılmaktadırlar: a)Mülakatlar b)Kanaat testleri c)Sondaj d)Katılma tekniği

62 DOLAYLI GÖZLEM Din sosyolojisi araştırmalarında tarihi metoda taraftar olanlar, tamamen tarihe yönelik bir din sosyolojisi anlayışına sahiptirler. Esasen din sosyolojisinin tarihi metottan vazgeçmesi ne mümkün ne de doğru değildir. Ancak, tarihi yöntem yazılı bilgi ve belgelere dayalıdır ve üstelik yazılı kültür dönemi insanlık tarihinin ancak belli bir kısmını ve insanlığın belli bir bölümünü kapsar.

63  Geçmiş dönemlerdeki yazısız halklar ve kültürlerin dini yaşayışları konusunda ise etnoloji, etnografya, folklar ve antropoloji gibi bilimlerin yardımına ve yöntemlerine başvurmak gerekmektedir.  Bu tür araştırmaları gerçekleştirmede ise, din sosyolojisinin takip ettiği metot dolaylı gözlem olmaktadır.

64 Din sosyolojisi araştırmalarında dolaylı gözlem yolunu takip ederek gerçeğe erişme iki safhalı olmaktadır: Birincisi kaynak ve belgelerin, bilgi, kalıntı ve buluntuların aranıp bulunması İkinci safha ise, bulunan bu kaynak ve belgelerin, kalıntı ve buluntuların değerlendirilmesi safhasıdır. Bunu ise kısaca: 1)Bilgi Ve Belgeleri Toplamak 2)Doğruluklarını Tartışmak şeklinde formüle etmek mümkündür.

65 1) Bilgi ve Belgelerin Toplanması Belgelerin toplanması derin bir bilgiyi gerektiren bir iştir. Üçlü belge vardır: a) Sözlü belgeler ve gelenekler b) Yazılı belgeler ve gelenekler c) Şekillenmiş anıtlar; kalıntı ve buluntular.

66 Sözlü gelenekler masallar, efsaneler, veciz sözler, atasözleri, şarkılar, menkıbeler, ağızdan ağza anlatılan dini hikayeler, ilahiler, türküler, şarkılar vb. olup, bütün bunların içinde pek çok sosyal olay, gelenek ve göreneklere rastlanmasının yanı sıra, aynı zamanda onlar ait oldukları toplumların dini hayatıyla ilgili önemli ip uçları ve hakikatleri de yansıtır.

67  Din sosyolojisi araştırmalarında yazılı belgelerin yeri gerçekten büyüktür. Bu bakımdan din sosyolojisi tarih ilmine çok şeyler borçludur.  Özellikle dinler tarihinin, çeşitli toplumların tarihe mal olmuş inançları, pratikleri ve hayatları ile ilgili olarak ortaya koyduğu verilerin, dini toplulukların incelenmesini kendine görev bilen din sosyolojisi disiplini için değeri oldukça büyüktür.

68 Çünkü dinler tarihi çok eski devirlerden beri bağımsız bir hale gelmiş olup, dolayısıyla pek çok yazılı belge toplanmış ve kıymetli eserler ortaya koymuştur.

69 Din sosyoloğunun araştırmalarında, tarihi metotla belgeleri derlerken yalnızca dinler tarihçesiyle işbirliği yapmakla yetinmediğini coğrafya, tarih, psikoloji, etnoloji, folklor, hukuk, ahlak, ilahiyat vs. gibi tüm insan bilimleriyle yardımlaştığını da belirtmektedir. USA OYUNLARI TÜRK HALK OYUNLARI

70  Dolaylı gözlemde belgelerin üçüncü türü olan şekillermiş anıtlar, taşınır veya taşınmaz sanat abidelerini içine almaktadırlar. Dini sanat eserleri eserleri, ister mimari isterse yazı, tezhib vs. dallarda olsunlar, ait oldukları toplumların dini yaşayışları simgeleyen önemli kaynaklardır.

71 Dolaylı gözlemin ikinci safhası, toplanan bilgi ve belgelerin doğruluk ve güvenilirlik derecelerinin tartışılmasıdır. Çünkü geçmişe ait şahitlik doğru olabileceği sahte de olabilir. İyi bir gözlemci elindeki belgeleri tartışmasını, değerlendirilmesini ve gerektiğinde sahte olanları reddetmesini bilmedir. 2) Bilgi Ve Belgeleri Tartışma

72 Aynı vakıa ile ilgili olarak iki çağdaş belge birbirinin tamamen zıddına olan bilgiler sunabilirler. Her şeyden önce sahte ve yalanın saiklerini ve yanılmanın sebeplerini bulmak gerekir. Böylece gerek doğrudan doğruya ve gerekse dolaylı gözlemlerin sonunda doğrulanmış ve ispatlanmış vakıalara ve verilere erişilmiş olur.

73 B. KARŞILAŞTIRMA Bilimsel gerçeğe erişmede tek başına gözlem yani vasıflama yeterli değildir. Çünkü sosyoloji, istatistik veya sosyolojik tasvir anlamını ifade eden ‘Sosyografi’ demek değildir. Sosyoloji, ancak vasıfladığı olguları karşılaştırıp açıklamalara gittiği, olaylar arasında sebep-netice bağı kurabildiği ve hatta kanunlara erişebildiği ölçüde amacına erişebilmiş sayılabilir.

74 Sosyoloji vakıaları sosyal kontekstleri içerisinde bütün olarak ele alır ve tek tek olayları bu bütünün parçaları olarak değerlendirir. Zira genellemelere gitmek, bilimsel bakımdan eksiklik ve yetersizlik olur.

75 Karşılaştırma, sosyolojik analiz ve açıklamalara girişen bir kimseye belli bir veriyi kontrol etmek, çözümlemek ve ondan belirli, somut ve genel unsurları çıkarmak imkanını veren bir usuldür. Tek bir olayın özel nitelikleri, ancak bu olayın bulunduğu bütüne gidilerek tayin ve tespit edilebilir. Üstelik onu, içinden çıktığı tüm ve bütünden ayrı olarak incelemek sakıncalıdır.

76 Tıpkı genel sosyolojide olduğu gibi, din sosyolojisinde de üç türlü karşılaştırma söz konusu olabilir. 1) Tarihi Karşılaştırma 2) Etnolojik Karşılaştırma 3) İstatistik Karşılaştırma

77 Dinler tarihi, karşılaştırmalı dinler tarihi ve öteki çeşitli ilimlerin verilerinin din sosyolojisi açısından ele alınarak mukayese edilmesinden ibarettir. Zira özellikle tarih, sosyoloğa geniş bir karşılaştırma alanı sunmaktadır. 1)Tarihi Karşılaştırma

78 İlkel toplumları ve onların kültürlerini ele alıp incelerler. ‘Halk bilimi’, ‘Halk bilgisi’ veya ‘Halkiyat’ gibi terimlerin daha geniş kullanımına eriştiği ‘Folklor’ ise, bir kavim veya halkın kültürü ve geleneğinde yer tutmuş bulunan ampirik bilgiler, inançlar, mitoslar, efsaneler, masallar, türküler, atasözleri, vs.yi ifade etmektedir. 2) Etnolojik Karşılaştırma

79  Vasıflama sosyolojiye bağlı olarak yapılacak olan tarihi, etnoloji ve istatistik karşılaştırmalar bir açıklama ve değerlendirme ile sonuçlanmalıdır.  Olayların dışa ait formlarından mana dolu tüm ve bütünlete nüfuz etmek demek olan anlayış ve onlar arasında sebep-netice bağı kurmak demek olan açıklama ve yorum birçok önemli sonuçlara erişmeyi mümkün kılar.

80 Din sosyoloğu ancak olayın bağlı bulunduğu bütüne yönelmek ve din mensuplarının kendi kurumları, davranışları vs.ye verdikleri mana ve açıklamaları göz önünde tutmak durumundadır. Peşin hükümler ve ferdi karakterli görüşlerden hareket etmek daima hatalı sonuçlar doğurabilir. Bu durumda din sosyolojisi araştırmalarında objektifliğe duyulan ihtiyacı artırmaktadır.

81 a) Din Sosyolojisi Araştırmalarında Objektiflik İhtiyacı  İ lmi objektiflik, din sosyolo ğ unun temel prensibidir.  Tecrübeye dayanan din sosyolojisi, dini-sosyal olayları incelerken kıymet hükümlerine dayanmaktan kaçınmak, şahsi görüş ve anlayışları bir yana bırakarak tamamen objektif bir yol tutmak, toplumsal gerçekli ğ e dayanmak zorundadır.

82 b) Sebeplilik, Sosyal Determinizm ve Kanun Meselesi  Din sosyolojisinde en önemli iş, ele alınan olayı do ğ ru olarak anlamak, açıklamak, manalandırmak ve yorumlamakta toparlamaktadır. Tarafsız bir gözlemci, din ve toplum ilişkilerindeki karmaşıklı ğ ın kolayca farkına varabilir.  Din sosyolojisinde bütün mesele, din ve toplum arasındaki karşılıklı münasebeti determinist de ğ il, fakat rölasyonist bir tarzda yorumlamakta toplanmaktadır.

83 Böyle hareket ederek, dini inançlar, pratikler ve teşkilatlarla sosyal şartlar arasındaki münasebetler sosyolojik biçimde incelenince, dinin kökü baltalanmak yerine daha da sağlamlaşmış olur. Zekat, sadaka, kurban, namaz, oruç vs.nin sosyal manasını öğrenen bir Müslüman’ın dinine karşı bağlılığını güçlendirir.

84 Kısacası, din sosyoloğunun araştırmalarında ilk adımlar sathi tespitler olacak, dini hayat ve vakıalarla ilgili sosyolojik tasvirler yapılacaktır. Zira sosyoloji ilk etapta tasvirci bir ilimdir. Din sosyoloğu dini grupların yapıları ve değişmelerini tasvir edecektir. Böylece bir dini topluluğun tüm unsurları öğrenilince asıl gerçek sosyoloji başlayacak; dini-sosyal gerçeklerin tahlili ve karşılaştırılmasından, ilmi bakımdan tartışma kabul etmez genellemelere geçilecektir. İşte bu safha sosyolojik açıklama safhasıdır.

85 Burada ilk iş vakıaların tür ve tiplere ayırmak olmaktadır. Çünkü birbirine benzeyen olaylar aynı kategorilerde toplanmak suretiyle belli tipleri oluşturur. Burada ‘ideal tipler’den ziyade tümevarım yoluyla, vakıaların incelenmesi sonucu elde edilebilecek olan ‘gerçek tipler’ söz konusudur.

86  İbtidai kültür düzeyindeki halklarda görülen ‘ilkel’ olarak vasıflandırılan dinler, ‘çok tanrılı’ dinler ve ‘tek tanrılı’ dinlerin ayrı ayrı din tiplerini oluşturdukları söylenebilir.  İslam ulemasının ‘Hak Dinler’ ve ‘Batıl Dinler’ şeklindeki ayırımı da ayrı bir din tipolojisidir.

87 Sosyolojik açıklamanın tiplerin ayırt edilmesi şeklinde beliren ilk safhasından sonra, sebeplerin araştırılmasından ibaret bulunan ikinci safhası gelmektedir. Sosyolojik açıklamada sebeplilik konusu en önemli konulardan biridir. Bir olayı açıklamak demek onun sebebini belirtmek demektir. Sosyoloji müspet bir ilim olarak neden, nerede ve ne zaman sorularını cevaplandırmak zorundadır.

88 Sebepleri ve korelasyonları ortaya çıkarma i ş leminin sonunda bazı genel ve istikrarlı münasebetleri tespit etmek mümkündür. Ba ğ ıntıda kaidelilik oldu ğ u, yani olaylar arasında gözlenen ba ğ ıntı aynı ş ekilde tekrarlandı ğ ı zaman, sebep ba ğ ıntısı vardır denilebilir. Bununla birlikte, ilimde önemli olan sebep de ğ il kanun kavramıdır. Ancak bugün için din sosyolojisinde gözlemlenen birtakım istikrarlı ba ğ ıntılarını genelle ş tirip, kanunlardan söz edebilmek için, ihtiyatlı davranmak, acelecilik ve a ş ırı iddia ve genelle ş tirmelerden sakınmak gerekir.

89 DİN SOSYOLOJİNİN TARİHÇESİ Sosyal hayatın en eski ve en tipik tezahürlerinden biri olan din olaylarına insanlık tarihinin en eski devirlerinden günümüze kadar tüm toplumlarda rastlanmakta olup, bu durum demen her devirde ister istemez insanları bu olaylar üzerinde dü ş ünmeye ve ara ş tırmalar yapmaya da sevk etmi ş tir. Yani din üzerinde dü ş ünmek ve ara ş tırmalar yapmak, en az tabiat olayları üzerindekiler kadar ve belki de daha da eskidir.

90 Eski ça ğ lardan zamanımıza kadar bilinen toplumlar içerisinde din olaylarıyla ilgili dü ş üncelere, din ve toplum münasebetleri ve dini gruplarla alakalı görü ş lere göz atmak, din sosyolojisinin geçmi ş ini ve dini gruplarla alakalı görü ş lere göz atmak, din sosyolojisinin geçmi ş i ve tecrübi bir ilim dalı olarak kendini göstermi ş tir. Hatta, belki de bu konuda, ‘tarih öncesi’ ça ğ lara kadar uzanmaktan dahi söz edilebilir.

91 Peygamberler zinciri Adem İ dris NuhNuh Lut Hud İ brahim Yakup Yusuf Musa Davud Süleyman İ sa Mohamed Peygamberler adil bir düzen kurmayı ba ş ardı,

92 A. E SKI VE O RTA Ç AĞLARDA D IN S OSYOLOJISI ILE ILGILI HAZıRLıK ÇALıŞMALARı A) Eski Mezopotamya, Mısır, Hint ve Kolombiya Öncesi Amerika’da Din ve Toplum Tarih öncesi Arkaik toplumlar M.Ö 3000 SÜMERLER Tarihi dönemlerin antik toplumlar Amerikalı Oryantalis S.N.Kramer «Tarih Sümer’de başlar» Mö 3000 Babilonya (Sümer-Akad) Tapınak-Şehir Tapınak-site/Site-devlet

93 H ERODOT HABERİ Eski Mısırlıların sosyal organizasyonu dini bir temele dayanmaktadır. İlahi organizasyona benziyor. Mısır krallığı ilahi bir yaratılış Mısır Firavunu yarı-ilah, yarı tanrı Ölümden sonraki hayat yeryüzü hayatının devamı Mezarlar, mumyalama

94 E SKI HINT TOPLUMLARı Eski yazılı Hint yazılı metinleri VEDA’lar. Kurtuluş dünya hayatından kaçınmakta Efsaneler, mitolojiler, destanlar, vs ile dolu Hint İlahiyat sistemi Hint kast sistemi Brahmanizm Dinin önemli

95 A ZTEK VE INKA ’ LAR Kolombiya öncesi Amerika’da Aztek –İnka Tanrı-kral Çin:Gök’ün oğlu Japonya’da Mikado, Güneş tanrıçasının torunu

96 HAS İ BE GÜVEN G.1002.10075 Sakarya Üniversitesi SOSYOLOJ İ 3.SINIF

97 1. SOF İ STLER Filozoflar grubu Çe ş itli fikirler b) Antik Yunan dünyasında Din Sosyolojisi ile ilgili Hazırlık Çalışmaları

98 Herodot Heredot: Yunan tarihçi ve seyyah, din sosyolojisinin ilk öncülerinden Kolophon’lu Ksenophanes: politeist dini inançları incelemi ş, moneteizmi savunmu ş. Efes’li Heraklit incelemeleri var. : İ badet ve dini ayinler Sofistler, tabiatçıların aksine bakı ş larını insan ve topluma çevirmi ş ler. Dinin yeri…Her ş eyin ölçüsü insan.. Mitoloji incelemesi, gözlem, kar ş ıla ş tırma, açıklama ve ele ş tiri.

99 SOKRATES 3) Antik dünyada din konusuna ilgi duyan bir dü ş ünür de Socrates’tir. (469-399) Tıpkı Sofistler gibi o da, insanı ateizme götürdü ğ ünü söyledi ğ i tabiat ilmine ilgisiz kalmakta ve insana yönelmekteydi. Onlar gibi Socrates de, resmi devlet dini ve te ş kilatına kar ş ı serbest bir tavır takınmaktaydı.

100 Socrates her ş eye ra ğ men, Sofistler gibi ş üpheci bir tutuma sahip olmakta ve din sahasında mitolojiyi reddetmekteydi. Devletin tanrılarına inanmamak, ba ş ka tanrılar kabul etmek ve gençli ğ i bozmak suçlarından baldıran zehri içmeye mahkum edilmi ş ti. Sofistler gibi ş üpheci olup mitolojiyi reddetmekte idi, ancak onun spiritüalist inancının hurafelerden tamamen arınmamı ş oldu ğ u da anla ş ılmaktadır.

101 4) Eski Yunan filozoflarından Eflatun’un din sosyolojisi ile ilgili görü ş leri enteresan ve orijinaldir. Din ve toplum olaylarına dikkatini toplayan Eflatun, bilhassa din ve toplum münasebetleri üzerinde durmaktadır. Eflatun felsefesinin hareket noktası, Sofistlerinkinin tamamen zıddı olan bir prensiptir. EFLATUN (MÖ 427 - MÖ 347)/Platon

102 Çünkü Sofistler ‘Her Ş eyin Ölçüsü İ nsandır.’ derken, Eflatun ‘Her Ş eyin Ölçüsü Tanrıdır.’ demi ş tir. Bu görü ş üzerine bütün bir felsefesi siyaset ve ahlak sistemi kurmakta ve bu sistemin temeline de dini yerle ş tirmektedir. Nitekim Eflatun, tasarladı ğ ı ideal toplum düzeninin dinsiz ya ş ayamayaca ğ ı görü ş ündedir.

103 Eflatun ‘Kanunlar’ adlı eserinde Toplumda rastlanan her türlü bozuklu ğ un dinsizlikten, tanrılara inanmamaktan ileri geldi ğ ini, bu bakımdan da iyi bir toplum düzeninin kurulabilmesi için öncelikle dinsizlikle sava ş mak gerekti ğ ini belirtmi ş tir. Bu amaçla Eflatun, dinsizlik aleyhinde kanunlar çıkartılması gerekti ğ ini söylemektedir.

104 Böylece Eflatun, dinsizli ğ e götüren materyalist felsefeye kar ş ı spiritüalist bir felsefe kurmak gerekti ğ ini belirterek, fikir tarihinde ilk olarak sa ğ lam bir ‘ilahiyat’ (teoloji) sistemi kurmaktadır. Eflatun’a göre bu ilahiyatın ilk vazifesi Tanrı’nın varlı ğ ını ispat etmek, daha sonra da onun insanlarla ilgilendi ğ i ve bu nedenle de hiç kimsenin yaptı ğ ının yanına kar kalmayaca ğ ını göstermektedir. Böylece Eflatun, dinde itikad, amel ve müeyyidenin önemini dile getirmi ş tir.

105 5) Aristo tecrübi sosyolojinin en önemli öncülerinden biridir. Aristo, de ğ i ş meyi toplumların hayatının temel ş artı olarak görmekte ve toplumu do ğ ma, büyüme ve ölüm kanunlarına tabi olan canlı bir varlık, bir organizma ile kar ş ıla ş tırmaktadır. Bu görü ş, daha sonra İ slam aleminde geli ş erek, modern sosyologlar arasında ‘Biyolojik Ekol’ olarak bilinen sosyoloji mektebinin toplumu canlı bir organizma olarak anlayan görü ş lerine öncülük etmi ş tir. Aristo din hakkındaki görü ş lerini daha çok psikoloji ve metafizik görü ş lere dayandırmakta, buna kar ş ılık din ve toplum münasebetleri konusuna hiç e ğ ilmemektedir. Aristo’nun görü ş lerinin Yunan dini,Yahudilik, Hristiyanlık, hatta islam kelamcıları üzerinde önemli tesiri vardır. ARİSTO

106 6) Eflatun ve Aristo’dan sonra bilhassa Büyük İ skender’in Do ğ u ülkelerine saldırmasından itibaren Roma fetihlerine kadar süren dönem ‘Helenistik Ça ğ ’ denilmektedir. Bu dönem dinler tarihi kadar din sosyolojisi için de ilgi çekici ve önemlidir. KLAS İ K YUNAN D İ N İ ….. İ ran, Yahudi ve Mısır dinlerinin etkisi ile tarihi bir dine dönü ş üyor. Eflatuncular, Aristocular, Sinikler, Septikler, Kiranalılar, Epikürcüler, Stoalılar vs. çe ş itli felsefe okullarının dinin yerini almak için gayretleri….. HELENİSTİK ÇAĞ

107 Bu dönemde, felsefeyi kendilerine bir din olarak kabul etmeye ba ş layan münevver çevrelerde gerek tarihi Yunan dinine ve onun efsanelerine, Tanrılarına ve gerekse içinde bulundukları veya temas halinde oldukları toplumların dinleri ve tanrılarına kar ş ı bir alakanın ortaya çıkı ş ına da ş ahit olunmaktadır.

108 Nitekim, anla ş ılan bu alakanın sonucunda geni ş ve çe ş itli bir din edebiyatının vücut buldu ğ u görülmektedir. Bu edebiyat içerisinde mukaddes efsaneler, ayinler, dini hukuk, ibadetler, sır, bayramlar, kurbanlar, kahinler, mabetler, kutsal takvimler, Tanrı ş ecereleri ve benzeri konular üzerindeki yazılara geni ş bir biçimde rastlamak mümkündür.

109 Aynı ş ekilde, Do ğ u dinlerine duyulan ilgi Fenike, İ ran, İ srail ve Mısır dinleri üzerine pek çok yazıların kaleme alınmasına imkan sa ğ lamı ş tır. Bu dinlerin mukaddes metinleri ve kitaplarının ve bilhassa Tevrat’ın bu dönemde Yunanca’ya çevrildi ğ i anla ş ılmaktadır. Bütün bu yazılar ve tercümeler ise, ilk ça ğ dinleri ile onları takiben Hıristiyanlı ğ ın do ğ u ş u ve yayılma ş artları hakkında bilgi verir. 3 kaynak: Aristo’nun ö ğ rencisi ve Aristo mektebi ba ş kanı Teophrastes, Me ş hur co ğ rafyacı Strabon, Tarihçi Plutarkos

110 c) Hıristiyan Orta Ça ğ ında Din Sosyolojisine Hazırlık Çalı ş maları Roma İ mparatorlu ğ u’nun fetihleri, birbirlerinden oldukça uzak halkların kültürleri, inançları ve kurumlarının temasa gelmesine imkan verdi. Üstelik fetihler ve böylece olu ş an geni ş imparatorluk düzeni, antik sitenin kendi sınırları içerisindeki tekelcili ğ ine dayalı dini, kültürel ve toplumsal yapılar ve ili ş kilerde ve böylece insanlı ğ ın genel durumunda eskiye oranla büyük de ğ i ş imler meydana gelmi ş tir.

111 Çiçeron, Seneka gibi iyi ahlakçılar, Hukuk sistemi.. Roma hakimiyeti altında ya ş ayan Filistin’de Hristiyanlı ğ ın ortaya çıkı ş ı Kendini anlatmak için me ş hur iki felsefi cereyan Stoacılık ve Yeni Eflatunculu ğ un yardımlarına ba ş vurmu ş. ORTAÇA Ğ BOYUNCA D İ N İ LM İ HR İ ST İ YANLIK Bu dönemin cemiyet görü ş lerinin çerçevesini biri ‘mistik’ di ğ eri ‘skolastik’ olmak üzere iki ana dünya görü ş ü olu ş turmaktadır. Bu dönemde ideal cemiyete örnek olarak, ba ş lıca ‘görünmeyen alem’ alınmı ş tır. İ çinde ya ş adı ğ ımız bu alem, gölgeden ibaret olup, geçici bir alemdir. Çünkü sonsuz ve mükemmel cemiyete ancak öteki alemde kavu ş ulabilir.

112 Bu dönemin biri mistik di ğ eri skolastik iki farklı dünya görü ş ü ve cemiyet anlayı ş ına örnek te ş kil etmek bakımından iki isim dikkati çekmektedir. 1) SA İ NT AUGUST İ N (M İ ST İ K) (354-430) Tanrı Sitesi isimli eserinde görünmeyen alemin toplumunu tasvir etmekte. Dünya geçici, öbür alem mükemmel. İ deal insan sitenin hem ş ehrisi, tanrının emirlerine uyan ve sevgisini kazanan ki ş i, onun sofrasında yer.. Modern Avrupa devletlerinin olu ş umuna etkili

113 2) AK İ NASLI AZ İ Z THOMAS (SKOLAST İ K)(1225-1274) İ lahiyat mecmuası: Skolastik dünya görü ş ü ve toplum anlayı ş ı Toplumun temeli ve düzenini aklın prensiplerinden çıkarmakta skolastik dü ş ünce ile aklın kaidelerini incilin emirleriyle uzla ş tırmaya çalı ş makta… İ slam dünyası ve Hristiyan dünyası için kar ş ıla ş tırma imkanı için Benzerlik ve farklılıklar…

114 d. İ slam Dünyasında Din Sosyolojisi İ le İ lgili Hazırlık Çalı ş maları Orta Ça ğ ’ın Hıristiyan alemi ile İ slam alemi kar ş ıla ş tırıldıklarında, genellikle birincisinin fikri durgunlu ğ a kar ş ılık, ikincisini özellikle ilk devirlerde karakterize eden husus dinamizmdir.

115

116 7. YY. Ba ş larında TEVH İ D AK İ DES İ N İ inancı ve sistemin temeline yerle ş tirmi ş bulunan İ slam dini, oldukça süratli bir yayılma ve geni ş leme ile kısa bir zamanda geni ş bir alanı kaplamı ş, gaflet içinde bocalayan mütereddid ruhları güçlü bir iman ı ş ı ğ ı etrafında birle ş tirmi ş ti. Allah’ın yüce elçisi, 23 yıllık mücadele sonunda Müslümanlar sıkı sarıldıkça hiçbir zaman dalalete dü ş meyeceklere 2 ş ey bırakmı ş tı. Allah’ın kitabı Kuran-ı Kerim Allah’ın Resulü’nün Sünneti ASR-I SAADET

117 Byzantine Empire * Persian Empire An Arabian dynasty An Arabian dynasty *

118 Hz. Muhammedin ölümünde (632) İslam

119 644’te İSLAM

120 732, Hz. Muhammed’ten 100 yıl sonra

121 Zaman çizgisi 570(569) Hz. Muhammedin Doğumu 610 İlk Vahiy (27 Ramadan). 622 “Hijret” Mekke’den Medine’ye göç, hicri takvim başlangıcı 629 Mekke’nin barış içinde fethi)  Düşmanları af etme  Kabedeki putları devirme  Tek taraflı yardım islamı bütün Arabistanda yaydı. 632 Hz. Muhammedin ölümü

122 Hz. Ebubekir Hz. Ömer Hz. Osman Ö. 655/ H. 35 Hz. Ali Cemel Vakası 656/ H. 36: Cemel Vakası ya da Cemel Sava ş ı; 656 yılında, Halife Ali bin Ebu Talib ile Hz. Muhammed'in e ş i Ai ş e'nin taraftarları arasında, Basra'da gerçekle ş en muharebe. Bazı kaynaklarda Basra Sava ş ı olarak da anılır. Müslümanlar arasındaki ilk iç sava ş tır. Cemel Sava ş ı Ali'nin zaferiyle sonuçlandı.656Ali bin Ebu TalibMuhammedAi ş eBasrailk iç sava ş tır Ai ş e, Ali tarafından Medine'ye gönderildi. Sava ş ta her iki taraf da yakla ş ık onar bin kayıp verdi. [1] [1] "Cemel" sözcü ğ ü Arapçada "deve" anlamına gelir. Cemel Vakası, Ai ş e'nin devesi etrafında gerçekle ş ti ğ i için bu isimle anılmı ş tır.Arapçada HALİFELER DÖNEMİ

123 Sıffin Sava ş ı (Arapça: صفين ‎ ) (Mayıs-Temmuz 657) [1], İ lk Fitne esnasında, Halife Ali ile İ slam Devleti'nin Suriye valisi Muaviye bin Ebu Süfyanarasında Sıffin'de yapılan sava ş.Arapça [1] İ lk FitneHalife Ali İ slam DevletiMuaviye bin Ebu Süfyan Yakla ş ık üç aya yayılan ve en büyük muharebesi 26-28 Temmuz 657 tarihlerinde gerçekle ş en sava ş ta bir sonuca ula ş ılamadı. Her iki tarafın razı olması ile kurulan hakem heyetinden de bir sonuç alınamadı. Sıffin Sava ş ı İ slam tarihi açısından; Ali'nin Müslüman toplumundaki otoritesini sarsan,Haricîler denen (sonradan Ali'yi öldürecek olan) grubun olu ş masına neden olan ve Emevî hanedanının yolunu açan önemli bir olaydır. [1] İ slam tarihiMüslüman toplumundakiHaricîlerEmevî hanedanının [1] HALİFELER DÖNEMİ Sıffin Sava ş ı günümüzde Suriye sınırları içerisinde bulunan Rakka'nın do ğ usunda gerçekle ş mi ş tir.Rakka

124 Olaylara sosyolojik açıdan bakıldı ğ ında, Arabistan’ın İ slamiyet’ten önceki toplumsal, kültürel ve siyasal yapısı ve İ slam dininin beraberinde getirdi ğ i hızlı de ğ i ş im göz önüne alındı ğ ında, toplumsal bünyenin böylesine hızlı geli ş en yeni olu ş um ve de ğ i ş imlere uyumu çerçevesinde sorunların ve geli ş melerin ortaya çıkması do ğ aldır.

125 İ lk İ slam fetihleri, Müslümanların yeni kültürler, farklı medeniyetler ve de ğ i ş ik toplum ve dinlerle kar ş ıla ş maları sonucunu do ğ urmu ş ; Mısır, Suriye, İ ran, Kuzey Afrika vs. birer Müslüman eyaleti haline gelmi ş ; buralarda ya ş ayan insanların ço ğ u müslüman olmu ş lardır.

126 İ slam fütuhatı bu ş ekilde geni ş ledikçe, muhtelif renk, ırk, kültür ve inanca mensup ki ş ilerin Müslümanlık dairesine girmi ş olması gibi geli ş me ve de ğ i ş meler, küçük bir dini cemaatten büyük bir ümmete, ço ğ u göçebe kabile düzeni ve sözlü kültürden daha çok ş ehirsel bir yapıya dayalı kitabi kültür ve medeniyete ve imparatorluk düzenine geçi ş, ümmet içerisinde önemli dini, sosyal ve kültürel de ğ i ş melere neden olmu ş tur.

127 İ slam dini, getirdi ğ i yeni prensipler ve dinamik ruh itibariyle her alanda önemli devrimler, de ğ i ş meler ve geli ş meler ortaya çıkartacak bir potansiyele sahiptir. İ lim ö ğ renmenin fazileti Kuranı yanlı ş okuyanların artması, hafızların ş ehit dü ş mesi Hz. Ebubekir döneminde ilk mushafın toplanması Hz. Osman devrinde ço ğ altılması Tefsir ilminin ortaya çıkı ş ı Kıraat ilminin do ğ ması Fıkıh ilminin do ğ ması Hadis ilminin ortaya çıkması Kelam ilminin ortaya çıkması Tasavvuf, tarih, lisan, aritmetik,hey’et, felsefe, tıp, kimya, co ğ rafya ve di ğ er ilim dallarının yaygınla ş ması

128 http://www.ircica.org/al-mushaf-al-sharif- attributed-to-uthman-bin-affan/irc788.aspx

129

130 İ lmin do ğ u ş u ve geli ş mesi bizzat Kuran-ı Kerimden kaynaklanmı ş tır. İ slami ilimler, ba ş langıçta El Fıkh’ül Ekber (Büyük İ lim) ilmi adı altında ba ş lamı ş, daha sonra kollara ayrılmı ş.. Nakli ilimler (Tefsir, Hadis, Fıkıh) Akli ilimler (Felsefi ilimler, Tabiiyyat) Hem akli, hem de nakli ilimler (Kelam, tasavvuf vs) Tüm dini ilimlerin içerisinde ve hatta temelinde zımni de olsa bir din sosyolojisi yatmaktadır. Bu anlamda İ slam felsefecileri, hadisçiler, tefsirciler, fıkıhçılar, kelamcılar, mutasavvıflar, İ slam tarihi ve siyer kitapları yazarları ve ahlakçıların eserleri ve seyahatnameler, ilm-i tedbirul menzil, es-siyasetül medeniyye, ıslahat fermanları, hatt-ı hümayun, kanunnameler vs. müslümanların kolektif dini hayatları, din ve toplum münasebetleri ve dini grupları üzerine görü ş lerin belirttilmi ş oldu ğ u görülmektedir.

131 Müslüman sosyal felsefesi, Hz. Peygamberin ş ahsında ki ş ile ş tirilen ve idealize edilen İ nsan-ı Kamil/ Mükemmel insan Medine-i Fadıla/ Mükemmel toplum Odaklanılmı ş. Fakihler, kelamcılar, müfessirler, muhaddisler, ahlakçılar, bütün bilim dalları, mezhepler, tarikatlar, fikir akımları kendilerini bu ideal modelleri belirlemenin gayreti içinde olmu ş lardır. Sünnilik, ş iilik, haricilik, filozoflar, sufiyye, vd insan ve toplum anlayı ş ları anlatılmı ş tır. Farklıla ş sa da, İ slam sitesi ideali her devirde geçerli.. «Kur’anı biz indirdik, onu biz koruyaca ğ ız» KK

132 D İ N SOSYOLOJ İ S İ N İ N ÇIKI Ş INA ÖNCÜLÜK ETM İŞ AL İ MLER…. FARAB İ GAZAL İ MAVERD İ Ş EHR İ STAN İ İ BN RÜ Ş D İ BN HALDUN

133 1) İ slam dünyasında, din sosyolojisinin öncüsü ve hazırlayıcısı olarak ilk dikkati çeken alimlerden biri Farabi’dir. Yunan felsefesi ile İ slam inançları arasında bir uzakla ş tırma yapmak istemi ş tir. Bununla birlikte Farabi sosyoloji konusunda Eflatun’un yolundan gitmi ş tir. Onun felsefesi ve sosyolojik görü ş leri. uluhiyet, akıl ve nübüvvet nazariyelerinde toplanmaktadır FARABİ

134 Farabi, toplumu bir organizmaya benzetmektedir. Farabi’ye göre cemiyet bir ihtiyaç eseridir. İ nsanların bir araya gelip, toplum hayatı ya ş amalarından insan dünyası ve insan toplulukları meydana çıkmı ş tır. Yaratılı ş ın gere ğ i, medeni varlık.. Toplum halinde ya ş ama ş ekiller 1. Büyük toplum: İ nsanlık 2. Orta toplumlar: Bir kavmin ş ekilleri 3. Küçük toplumlar: Köy, ş ehir 4. Fazıl toplum 5. Fazıl olmayan toplum FARABİ

135 1. Fazıl toplum 2. Fazıl olmayan toplum İ le ilgili görü ş leri.. Es-siyasetül Medeniyye ve Araü Ehli’l Medineti’l Fadıla eserinde toplanmı ş. Bütün insanlı ğ ı ku ş atmak istiyor, site ve kast de ğ il, evrensel bir toplum anlayı ş ı Devlet ba ş kanı iyi, bilgin,adaletli ve güzel ahlaklı olursa, o zaman toplum da faziletli ve iyi olur.. Hükümdar, «fazilet ve hikmeti ş ahsında toplamı ş ve hırka-i nübüvvet giymi ş bir Eflatun’u ilahidir. Ennasü ala dini mulükihim: “ İ nsanlar kendi yöneticilerinin dinine tabidir.” H Ş. Peygamberlik ve din toplumun merkezinde. FARABİ

136 1. İ deal Toplum: FAZIL VE KAM İ L B İ R TOPLUM: 2. Gerçek toplum:Faziletsiz toplum Faziletsiz toplumun 4 ş ekli: 1. Bilgisiz toplum: (Hırs,sefahat,istibdat) 2. Kötü toplum: (Fazilet prensibini bilmeyen, kendini dü ş üklüklere terk etmi ş ) 3. De ğ i ş mi ş toplum: ( İ yi iken sonra de ğ i ş en) 4. Bozulmu ş toplum: Hiçbir hedefi olmayan FARABİ

137 2) Farabi’den sonra, din sosyolojisi bakımından İ slam dünyasında dikkati çeken isimlerden biri İ bn Miskeveyh: Miskeveyh devrinde iki ana ahlak sistemi mevcuttur. Biri Farabi’den olu ş an akılcı, felsefi ahlak; öteki de mutasavvıfların ahlakı. Miskeveyh, felsefe ve dini birbirinden ayırmaktadır. Ona göre felsefe akla dayanır; din ise emir ve yasaklara boyun e ğ mektir ve tartı ş ma kabul etmez. İBN MİSKEVEYH

138 3) Hikmet ve din arasında ba ğ kurmaya çalı ş an ba ş ka bir dü ş ünür de Ebu Hayyam’dır. Ebu Hayyam ‘Her kim felsefe isterse gözünü dine çevirmeli ve her kim din isterse gözünü felsefeye çevirmeli’ demi ş tir. EBU HAYYAM

139 4) İ slam dünyasında din sosyolojisinin hazırlayıcısı olmak bakımından İ hvan es-Safa’dan yani ilk İ slam ansiklopedilerinden söz açmak gerekir. Gayeleri toplumu düzeltecek bir aydınlar ahlakı yaratmaktı. Onların Risale’lerinde ahlak, bütün ilimlerin yüksek hedefi ve insan toplumlarını düzenleyen kanunları veren ilimdir. Bu Risale’lerde, onların anlayı ş ları ve ideal bir toplumun esasları belirlenmeye çalı ş ılmaktadır İHVAN ES-SAFA

140 İ bn Sina’ya göre toplum, i ş birli ğ i esasına göre kurulmu ş ve bir yönetici etrafında toplanmı ş bulunan zorunlu bir birliktir ve hedefi toplumu düzeltmek ve ruhu sa ğ lamla ş tırmaktır. 5) Din sosyolojisinin öncüsü ve hazırlayıcısı olmak bakımından İ slam aleminde üzerinde durulması gereken isimlerden biri de İ bn Sina’dır. İBN SİNA

141 6) İ slam dünyasında din sosyolojisinde gerçek bir öncü olarak kabul edilebilecek olan alimlerden biri el-Gazali’dir. Gazali’ye göre insanların sosyal varlık olu ş ları din, hukuk, siyaset ve devletin varlı ğ ına ihtiyaç hissettirir. Devletle din arasında yakın münasebetler bulunmaktadır. Din, insan toplumunun temelini olu ş turur. Devlet ise dinin muhafızıdır. Bu bakımdan devlet ortadan giderse veya zayıflarsa dinin oturdu ğ u temeli koruyan kimse de kalmayaca ğ ından o da zayıflar. GAZALİ

142 Gazali, dini tecrübenin teorik ve pratik anlatımlarının sosyolojisi konusuna el atmı ş ve bu konuda modern din sosyolojisine öncülük etmi ş olmaktadır. Aynı ş ekilde Gazali’de yer alan ve bugünün sosyolojisinde de önemle üzerinde durulan bir konu da din ve iktisat münasebetidir.

143 7) Abbasiler devrinde bütün ilim dallarında kaydedilen büyük geli ş meler, Müslüman alimlerin ba ş ka dinler, toplumlar, kültür ve medeniyetlere açılmalarına imkan vermi ş tir. Çe ş itli İ slam fırkaları ve inançlarının yanı sıra muhtelif dinler ve felsefi mektepler hakkındaki pek çok teferruatlı bilgiyi de içinde toplamı ş bulunan el-Milel ve’n-Nihal, dinler tarihi, kelam, mezhepler tarihi, İ slam felsefesi vs gibi çe ş itli ilim dallarının yanı sıra din sosyolojisi bakımından önemli olan ansiklopedik bir eserdir. El-Milel ve’n Nihal’de türlü İ slam fırkaları ve çe ş itli fikir cereyanları mensupları dı ş ında Yahudilik, Hıristiyanları ve onların mezheplerinden de söz edilmektedir. ŞEHRİSTANİ

144 8) Konumuzla ilgili olarak Endülüs’te yeti ş mi ş İ slam filozoflarından da söz açmak gerekir. Bunlardan İ bn Bacce ve İ bn Tufeyl, dini, toplum ve insan hayatı için gerekli görmekle birlikte, cemiyet hayatından kaçmayı ve inzivayı tavsiye etmeleriyle dikkati çekmektedir. İBN BACCE-İBN TUFEYL

145 İBN BACCE (Ölümü 1138) Cemiyet hayatı zorunludur. Ancak, cemiyet hayatı içinde, fakat cemiyetten uzakla ş ma, infirat ve inziva’nın en do ğ ru ya ş ayı ş ş ekli oldu ğ unu ifade etmektedir.

146 İBN TUFEYL (1106-1185) Hayy b. Yakzan isimli felsefi romanında nazar yolunu tercih etmekte, inzivayı toplum hayatından üstün tutmaktadır. Issız bir ada, ceylanın himayesi ile ilk terbiyesini alan Hayy, kendi aklı ve mü ş ahedesi ile Teknik ve ilmi bir sistem E ş i ve benzeri olmayan tek Allah’ı ve ruhun varlı ğ ını idraki, insan ruhunun bu varlık ile tema ş ası ve hakiki saadeti bilmeyi ve bulmayı anlatmaktadır. Kom ş u adadaki Asal vahiy ile bulmu ş … Hükümdar Salaman… Issız bir adada, tefekkür ve tema ş a içinde ya ş amanın en uygun bir ya ş ama biçimi… Di ğ er halk ise gerçek manadan uzak semboller ve dı ş görünü ş ler….

147 Buna kar ş ılık bir ba ş ka Endülüslü filozof ve mütefekkir olan İ bn Rü ş d insanlara hiçbir surette toplumdan ayrılmamayı tavsiye etmektedir. Gazali: Tehafütü’l felasife İ bn-i Rü ş d: Tehafütü’l tehafüt İBN RÜŞD

148 Akıl ve iman’ın bulu ş ması: Bürhan ve felsefi bilgi, istiareli sembol ve imajlar kullanan vahyi tek bir hakikat noktasında bulu ş turan İ bn Rü ş d, insanları üç kategoriye ayrılmaktadır. a) Geni ş Halk Kitleleri b) Filozoflar c) Mütekillimun İ bn Rü ş d’e göre, geni ş kitlelerin dini inançları, vahyin sembolik yorumları ile karı ş tırılmamalıdır. Filozoflar, hakikati ancak onu kavrayabilecek durumda olanlara anlatmalıdır. İ bn-i Rü ş d, müsamahasızlıkla suçladı ğ ı kelamcıların, cahil halk kitlelerini, Kur’an’ın yanlı ş yorumları ile yanılttıklarını öne sürüyor.

149 9) Bununla birlikte, toplum meseleleri ve din-toplum münasebetleri üzerinde İ bn Haldun kadar duran bir ba ş ka İ slam alimi yoktur denilebilir. Dinin sosyal önemi üzerinde durması, din ve cemiyet münasebetlerine e ğ ilmesi ve üstelik de mü ş ahede ve tecrübeye büyük bir yer vermi ş olması nedeniyle İ bn Haldun’u bugünün modern ve deneysel din sosyolojisinin gerçek bir öncüsü olarak telakki etmek yerinde olur. İBN HALDUN

150 İ bn Haldun’un siyasi nazariyesi ve toplumla ilgili görü ş lerini tecrübelerinden çıkarmı ş tır. Bu durum, bugünün tecrübi sosyolojisinin de metodunun temel ta ş ını olu ş turmaktadır. Zira İ bn Haldun, toplumu bir vakıa olarak görmekte ve onu öteki vakıalar gibi tetkik etmek gerekti ğ ini ifade etmektedir.

151 İ bn Haldun’un en büyük eseri olan El- Mukaddime’sine, kendine tarih ve sosyolojisinin tarihçesi içerisinde müstesna bir yer ayırtan tarih anlayı ş ını anlatarak ba ş lamı ş tır. İ bn Haldun’a göre, tarih, insana ve içtimai hayatına taalluk eden büyük ve geni ş bir bilgi disiplinidir.

152 Böylece İ bn Haldun kendisine kadar gelen ve hikayeci tarih olarak tarif olunan ananevi tarih anlayı ş ından ayrılmakta ve yeni bir ilmin temellerini atmaktadır. Bu,yeni ve ba ğ ımsız bir ilim olup onun konusu olan insan medeniyeti ve insan toplumunun incelenmesidir. Böylece tarihin konusunu: insan toplumu ve medeniyetinin incelenmesi olarak açıklayan ibn Haldun, A.Comte’tan be ş asır önce ‘Sosyoloji’ ilminin mucidi olmaktadır.

153 Esasen, sosyal ilimleri ansiklopedik bir tarzda toplayan bir Genel Sosyolojinin esaslarını ortaya koydu ğ u anla ş ılan İ bn Haldun, bu yeni bilimin konuları arasında dinin sosyolojik tetkikini dahil etmeyi de ihmal etmemekte ve böylece o, gerçek bir din sosyolojisi öncüsü oldu ğ unu ortaya koymaktadır.

154 Co ğ rafi, iktisadi vs. faktörlerin sosyal ve dini hayat üzerinde etkilerde bulunmaları, toplumu tıpkı bugünün pek çok sosyologları gibi sıkı bir kar ş ılıklı etki-tepkiler bütünü olarak gören İ bn Haldun’un görü ş ünün sadece bir yönünü olu ş turmaktadır.

155 İ bn Haldun sosyolojisinde temel kavramlardan biri olup, din sosyolojisini de yakından ilgilendiren bir konuya, ‘asabiyet’ nazariyesine götürmektedir. Asabiyet’le İ bn Haldun, kan ba ğ ı sayesinde do ğ an tabii ve uzvi beraberlik yani nesep ba ğ ının yanısıra din ba ğ ını ve her türlü manevi ba ğ lılı ğ ı kast etmektedir.

156 Özellikle dini ba ğ bir toplumun birle ş ip bütünle ş mesinde en etkili rollerden birini oynayan temel faktör olup, toplumun ve onun idaresini üzerine almı ş bulunan idarecilerin sa ğ lam bir ş ekilde ayakta kalmalarında büyük rol oynar. Bu nedenle dini güçle desteklenen asabiyet bir toplumun ayakta durabilmesi için bereketli bir enerji kayna ğ ı gibidir. Bu enerjinin sönmesi toplumun çökmesi demektir.

157 İ slam dünyasında ortaya çıkan olaylarla sosyal faktörler arasında münasebetler kurması ve nihayet temelinde toplumu a ş makla birlikte, herhangi bir topluma mal oldu ğ u andan itibaren sosyal bir olay olarak kar ş ımıza çıkması nedeni ile din ve toplum arasındaki kar ş ılıklı münasebetler ve dinin sosyal rolü üzerinde durması İ bn Haldun’a din sosyolojisi ilminin tarihçesi içerisinde müstesna bir yer ayırtmaktadır.

158 I. Bölüm: Co ğ rafi ş artlar-sosyal hayat II. Bölüm: Toplum tipleri, asabiyet, devlet III. Bölüm: Din-devlet münasebetleri IV. Bölüm: Yerle ş ik hayat V. Bölüm: İ ktisat sosyolojisi VI. Bölüm: Bilgi nazariyesi Aristo’dan bu yana: İ nsan sosyal bir varlıktır. El-ictima il insani daruriyyun: İ nsan toplumu zorunludur. Elfikr vel yed…. Dü ş ünme ve el Göçebe hayat Yerle ş ik hayat Dünya 7 iklim Ümran: en müsait bölge… Hadari/medeni ve bedevi

159 Asabiye’de determinist. Maddi ve manevi ş artlar… Tavırlar: 1. Zafer 2. Mutlakiyet 3. Refah 4. Barı ş 5. İ sraf Asabiyet: Sebeb ve nesep Peygamberlik ve mülk ayrımı İ lmi hareketin öncüsü


Download ppt "DİN SOSYOLOJİSİ SOSYOLOJİNİN BÖLÜMLERİ VE DİN SOSYOLOJİSİ Bugün Genel Sosyoloji, sosyoloji biliminin nazari temellerini araştırmak görevini üstlenmiş."

Similar presentations


Ads by Google