Presentation is loading. Please wait.

Presentation is loading. Please wait.

BİLGİ FELSEFESİ (Epistemoloji)

Similar presentations


Presentation on theme: "BİLGİ FELSEFESİ (Epistemoloji)"— Presentation transcript:

1 BİLGİ FELSEFESİ (Epistemoloji)
II. Ünite BİLGİ FELSEFESİ (Epistemoloji)

2 Epistemoloji Bilgi Kuramı (İçerik) Mantık (Biçim)

3 Bilgi ve Türleri BİLGİ Özne Nesne BİLGİ AKTLARI Algı Aktı Düşünme Aktı
(Suje/Bilen) Nesne (Obje/Bilinen) BİLGİ BİLGİ AKTLARI Algı Aktı Düşünme Aktı Anlama Aktı Açıklama Aktı TÜRLERİ Gündelik Dinsel Teknik Sanatsal Bilimsel Felsefi Bilgi Bilgi Bilgi Bilgi Bilgi Bilgi

4 Bilgi Türleri TÜRLERİ 1. Bilgi Gündelik 2. Bilgi Dinsel Teknik
Sanatsal Bilgi Bilgi Bilimsel Bilgi Felsefi

5 Bilgi Türleri Gündelik Dinsel Teknik Sanatsal Bilimsel Felsefi Ampirik
İnanç Fayda Öznel Nesnel Düşünsel Deneyimsel Dogmatik 1. Alet Biriciklik 1. Formel Refleksif Düzensiz 2. Makine 2. Doğal Normatif 3. Otomasyon 3. İnsani Kümülatif

6 Bilgi Türleri

7 Bilimsel Bilgi

8 Felsefe - Bilim

9 Felsefe - Din

10 Felsefe - Sanat

11 Doğruluk ve Gerçeklik ilişkisi
Güneş Ay Üçgen Güneş, ısı ve ışık kaynağıdır. Ay, Jüpiter’in uydusudur. Doğruluk Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir.

12 Doğruluk Gerçeklik Bilgiler için Varlıklar için Doğru bilgi Yanlış
Gerçek / Reel varlık Zihinsel / İdeal varlık

13 Temellendirme Ortaya konan bir soru ya da ileri sürülen bir sav için dayanak, gerekçe, temel bulma işidir.

14 Bilginin doğruluk ölçütleri
Uygunluk Tutarlılık Tümel Uzlaşım Apaçıklık (hem AÇIK hem SEÇİK) Yararlılık

15 Bilginin işimize yaramasıdır. Bilginin diğer bilgilerle uyuşmasıdır.
Çoğunluğun o bilgi üzerinde uzlaşmasıdır. Descartes’a göre bilginin hem açık hem de seçik olmasıdır. Bilginin nesnesi ile uyuşmasıdır. Uygunluk Tutarlılık Tümel Uzlaşım Apaçıklık (hem AÇIK hem SEÇİK) Yararlılık

16 Bilgi Felsefesinin Temel Problemleri
Varlık Değer Bilginin İmkanı Bilginin Kaynağı Bilginin Değeri Bilginin Ölçütü

17 Bilginin İmkanı Bilginin Kaynağı Bilginin Değeri Bilginin Ölçütü

18 Bilginin İmkanı Problemi
Reddedenler Septisizm Bilgiye ulaşmak mümkün değildir. - Kabul edenler Dogmatizm Bilgiye ulaşmak mümkündür. +

19 Bilginin imkanını reddedenler
Sofistler (Sofizm / Bilgicilik) Herkesin uzlaşabileceği doğru bilgi yoktur. Protagoras “İnsan her şeyin ölçüsüdür.” Pragmatizm – Rölativizm – Septisizm Gorgias Hiçbir şey var değildir(yoktur). Var olsaydı bile bilinemezdi. Bilinse bile başkasına aktarılamazdı. Nihilizm Septikler (Septisizm / Kuşkuculuk) Her şeyden şüphe etmek amaçtır. Pyrrhon Yapılması gereken şey yargıdan kaçınmaktır. (Epokhe) Timon 1. Nesneler nasıldır? Kavranamaz 2. Nesneler karşısında nasıl tavır alırız? Yargıdan kaçınırız 3. Bu tavırdan nasıl bir sonuç doğar? Ataraxia(sarsılmazlık) ⇒ Mutluluk Bilginin imkanını reddedenler

20 Bilginin imkanını kabul edenler
DOGMATİZM Sona git Rasyonalizm (Akılcılık) Empirizm (Deneycilik) Kritisizm (Eleştiricilik) Entüisyonizm (Sezgicilik) Sokrates John Locke Immanuel Kant Gazali Platon David Hume Henri Bergson Aristoteles E. Condillac Farabi R. Descartes G.W.F. Hegel Pozitivizm (Olguculuk) Analitik (Çözümleyici) Felsefe Pragmatizm (Faydacılık) Fenomenoloji (Görüngü bilim) Auguste Comte L. Wittgenstein William James Edmund Husserl John Dewey Bilginin imkanını kabul edenler

21 Bilginin imkanını kabul edenler
Rasyonalizm (Akılcılık) Bilgiler doğuştan aklımızda mevcuttur. Doğuştan aklımızda bulunan bilgilere a priori(deney öncesi) bilgiler denilir. Öğretmen öğrencisine yeni bir şey öğretmez. Zaten var olan bilginin hatırlanmasına yardımcı olur. Sokrates, bilginin ortaya çıkması için, karşılıklı konuşma tekniğini kullanır. Karşısındakine sorular sorarak uyguladığı bu teknik iki aşamayı içerir: İroni(alay): Bir şey bildiğini zanneden kişinin aslında bir şeyler bilmediğini gösterir. Maiotik(doğurtma): Bir şey bilmediğini zanneden kişinin aslında bir şeyler bildiğini gösterir. Bu diyalektik süreçte/sohbette; önce, biliniyor zannedilen bilgilerdeki çelişkiler ortaya çıkarılır, sonra, doğuştan aklımızda olan bilgiler ortaya çıkarılır. Sokrates Geri Bilginin imkanını kabul edenler

22 Bilginin imkanını kabul edenler
Birbirine tamamen zıt iki dünya tasarlamıştır  İdealar Kuramı Bunlardan biri idealar dünyası, diğeri nesneler dünyasıdır. Ölümsüz olan insan ruhu, bu dünyaya idealar dünyasından gelmiştir. Bu sayede ideaları bilebilir. Rasyonalizm (Akılcılık) İdealar Nesneler Gerçektir Sahtedir Değişmez Değişir Bilgisi Episteme’dir Bilgisi Doxa(sanı)’dır Akılla kavranır Duyularla kavranır Görsel: Platon Geri Bilginin imkanını kabul edenler

23 Bilginin imkanını kabul edenler
Aristoteles’e göre gerçekten var olanlar tümeller(idealar) değil, tekiller(tek tek nesneler)dir. İdealar nesnelerden ayrı değildir, nesnelerin içindedirler. İdealar nesnelerin formudur. En iyi bilgi edinme yolu tümdengelim’dir. Bu işi yapacak olan da akıldır ve bilgiler aklımızda doğuştan bulunmaz. Aklımız bilgi hamalı(taşıyıcısı) değil, bilgi üreticisidir. "Bilgilerimiz değil, bilgi edinme yeteneğimiz doğuştan gelir" der ve aklı ikiye ayırır: Pasif akıl: Duyu verilerini toplayarak bilgilerimizin malzemesini sağlar. Etkin akıl: Pasif aklın sağladığı malzemeyi işleyerek bilgiye dönüştürür. Rasyonalizm (Akılcılık) Aristoteles Geri Bilginin imkanını kabul edenler

24 Bilginin imkanını kabul edenler
Rasyonalizm (Akılcılık) Zorunlu varlık(Tanrı) ilk olarak aklı yaratmıştır. Akıl hem kendini hem de Tanrı’yı bilir. İnsanın aklında doğuştan gelen bazı bilgiler vardır ama bunlar henüz pasiftir. Deney sayesinde bunlar aktifleşirler. Bilgi en büyük erdemdir. Bilginin üç kaynağı vardır: Duyu (dış dünyayı kavrarız.) Akıl (iç dünyamızı kavrarız.) Nazar (doğuştan olan düşüncelerimizi kavrarız.) Farabi, üç tür bilgiden bahseder: İlk bilgiler Duyulara ve çıkarımlara dayalı bilgiler Tasdikî bilgiler Farabi Geri Bilginin imkanını kabul edenler

25 Bilginin imkanını kabul edenler
Tüm bilgiler üç kaynaktan gelir: Doğuştan (açık ve seçik=apaçık bilgiler) Düş gücünden (karanlık ve karmaşık bilgiler) Duyulardan (şüpheli bilgiler) Matematik ve fizik apaçık ve kesindir. Diğer her bilgiden en az bir kere şüphe eder. Kendi varlığından bile şüphe eden Descartes; 1. "Şüphe ediyorsam düşünüyor olmam lazım, düşünüyorsam düşünen bir «BEN» var olması lazım(var olmayan düşünemez)" sonucuna ulaşır ve devam eder: 2. "Zihnimde mükemmel varlık(Tanrı) fikri var, o halde Tanrı’nın gerçekten var olması gerekir." 3. "Tanrı’nın aldatması düşünülemeyeceğine göre, çevremdeki diğer tüm varlıkların da gerçekten var olması gerekir." Descartes, Septiklerden farklı olarak, şüpheyi doğru bilgiye ulaşmak için bir araç olarak kullanmıştır.  Buna metodik(yöntemsel) şüphe denilir. Rasyonalizm (Akılcılık) Descartes Geri Bilginin imkanını kabul edenler

26 Bilginin imkanını kabul edenler
Rasyonalizm (Akılcılık) Hegel’e göre; "Her akli olan gerçek, her gerçek olan da aklidir." Duyularımız bize gerçeğin bilgisini veremez. Kesin bilgiye, kavramlar üzerinde düşünerek ulaşılabilir. "Felsefe, nesnelerin düşünceyle görülmesidir." der. İlk Çağ filozoflarından Herakleitos’un diyalektiğini geliştirmiştir. Her şey sürekli değişir ve bu değişim üç aşamalı bir süreç izler: Tez – Antitez – Sentez 1. aşama TEZ / Varlık (ağaçtaki çiçeğin varlığı) 2. aşama ANTİ-TEZ / Yokluk (çiçeğin yok olması) 3. aşama SENTEZ / Oluş (meyvenin ortaya çıkışı) Her şeyin sürekli değiştiği bu gelişim sürecine DİYALEKTİK adı verilir. Hegel Geri Bilginin imkanını kabul edenler

27 Bilginin imkanını kabul edenler
Empirizm (Deneycilik) Doğuştan hiçbir bilgimiz yoktur. İnsan zihni dünyaya boş bir levha(tabula rasa) olarak gelir. İnsan bu levhayı yaşadıklarıyla, deneyimleriyle doldurur. Bilginin ortaya çıkışında asıl olan akıl değil, duyulardır. Duyularımıza dayanan deney[im]dir. J.Locke deneyi ikiye ayırır: Dış deney İç deney Dış deneyde duyularımız sayesinde dış dünyayı biliriz. İç deneyde ise dışarıdan gelen duyular sayesinde akıl pasiflikten aktifliğe geçer, kavramlara ve bilgilere ulaşır. Her türlü bilgi sonradan elde edilir. Sonradan elde edilen bilgilere a posteriori(deney sonrası) bilgiler denilir. John Locke Geri Bilginin imkanını kabul edenler

28 Bilginin imkanını kabul edenler
Empirizm (Deneycilik) John Locke’un iç deney-dış deney ayrımını kabul etmez. Zihnimizde bulunanları izlenimler ve fikirler olarak ikiye ayırır: İzlenimler (Görürken, işitirken, severken ya da nefret ederken hissettiklerimiz) Fikirler (Duyumların, canlılığını kaybetmiş kopyaları) Hume, rasyonalistlerin a priori olarak kabul ettikleri nedensellik ilkesini de kabul etmez. Ona göre nedensellik, alışkanlıklara dayanır. Olayları hep o şekilde gözlemlediğimiz için bu duruma alışır ve her zaman aynı şekilde olacağını düşünürüz. Gerçekte, neden-sonuç ilişkilerini bize gösterecek zorunlu bir bağ/ilgi yoktur. Buna indeterminizm denir. David Hume Geri Bilginin imkanını kabul edenler

29 Bilginin imkanını kabul edenler
Sensüalizm (Duyumculuk) Empirizmin bir biçimi de Condillac(Kondiyak)'ın ileriye sürdüğü Sensüalizm'dir. Sensüalizme göre tüm bilgilerimiz duyumdan gelir. Duyu organlarımızın bize bildirdiklerinin dışında hiçbir bilgimiz yoktur. Condillac Geri Bilginin imkanını kabul edenler

30 Bilginin imkanını kabul edenler
Kritisizm (Eleştiricilik) Kurucusu ve temsilcisi Alman filozof Kant’tır. Kant, birbirine karşıt olan rasyonalizm ve empirizmi eleştirdiği için felsefesine eleştiricilik(kritisizm) denilir. Rasyonalizm ve empirizmi eleştirirken, dogmatizm ve septisizmi de uzlaştırmaya çalışır. Bilgi deneyle başlar ama deneyden doğmaz. Bilginin oluşmasında, duyuların yanında akıl da gereklidir. Görü olmadan kavramlar boş, kavramlar olmadan görüler kördür. Bilginin ham maddesi duyularımızdan gelir ve zihnimizde a priori olarak(doğuştan) bulunan "kategoriler"den geçerek form alır ve bilgiye dönüşür. - Bu bilgiler fenomen(görüngü) alanıyla sınırlıdır. - Fenomenlerin ardında yatan numen(öz) alanının bilgisine ulaşamayız. Immanuel Kant Geri Bilginin imkanını kabul edenler

31 Bilginin imkanını kabul edenler
Entüisyonizm (Sezgicilik) Bilginin amacı mutlak hakikate ulaşabilmektir. Akıl da duyular da bizi mutlak bilgiye ulaştıramaz. Çünkü duyularımız bizi aldatabiliyor ve aklımız da çelişkili yargılarla yanılmaya sevk ediyor. Bizi mutlak hakikate ulaştıracak olan iman’dır. İmanı besleyen de kalptir. Kalp gözü ile kavramak sezgi ile kavramaktır. Kalp gözümüz açık olursa mutlak hakikate ulaşabiliriz. Kalp gözünün açık olması için kalbimiz temiz olmalıdır. Kalbin temiz olması için dünyevi zevklerden ve arzulardan kurtulmalıyız. Kalp gözü açık olan kişi dış dünyanın da metafiziğin de bilgisine ulaşabilir. Gazali Geri Bilginin imkanını kabul edenler

32 Bilginin imkanını kabul edenler
Entüisyonizm (Sezgicilik) Zeka ile sezgiyi birbirinden ayıran Bergson, sürekli akış halinde olan ve asla durmayan hayatı zekanın kavrayamayacağını savunur. Çünkü zeka, hayatı akışı içinde kavrayamaz. Hayatı durdurarak anlamaya çalışır. Bu yüzden, zeka maddenin bilgisine ulaşabilir(doğa bilimleri), ama gerçek hayatın bilgisine ulaşamaz. Gerçek hayatın bilgisine ulaşacak olan sezgi’dir. Gerçek olan madde değil, hayattır. Hayat da sürekli değişir. Bundan dolayı zekaya değil, içgüdüden doğan sezgiye güvenmeliyiz. Sürekli bir oluş ve hayat atılımı(elan vital) olan hayatın bilgisine ancak sezgi ile ulaşılabilir. Henri Bergson Geri Bilginin imkanını kabul edenler

33 Bilginin imkanını kabul edenler
Pozitivizm (Olguculuk) Pozitivizm, bilginin kaynağı olarak sadece olgusal olanı kabul eder, deneylenemeyen her şey metafiziktir. Pozitivizmin kurucusu ve en önemli temsilcisi Auguste Comte’tur. Comte’a göre ancak duyularımızın sağladığı olgusal alanın bilgisini elde edebiliriz. Olguların ardında yatanı bilemeyiz. Olgusal olmayan, deneyle doğrulanamayan bilgiler anlamsızdır. O’na göre insanoğlu yaşadığı bu olgusal(pozitif) döneme uzun bir tarihsel sürecin sonunda ulaşmıştır. Comte bu süreci "Üç hal yasası" ile açıklar: Teolojik dönem - Tanrısal güçler Metafizik dönem - Metafizik öğeler(ruh, töz vb.) Pozitif(olgusal) dönem - Doğa yasaları Auguste Comte Geri Bilginin imkanını kabul edenler

34 Bilginin imkanını kabul edenler
Analitik (Çözümleyici) Felsefe Bu akım Mantıkçı Ampirizm olarak da bilinir. Bilimsel olanla, metafizik olanı birbirinden ayırmak gerekir. Felsefenin görevi dildeki kavramları çözümlemek(analiz etmek)tir. Bunun aracı da sembolik mantıktır. Analitik felsefenin en önemli temsilcisi Ludwig Wittgenstein dil-dünya ilişkisini araştırmıştır. Dil önermelerden oluşur ve anlamlı önermeler gerçeğin resimleridir. Dil ile gerçek aynı yapıya sahiptir. Dolayısıyla dili anlamak demek, gerçekliği anlamak demektir. Ancak dille ifade edilen şeyleri bilebiliriz ve bildiklerimizi de dille ifade edebiliriz. Bunun dışında kalanlar saçma ve anlamsızdır. Ludwig Wittgenstein Geri Bilginin imkanını kabul edenler

35 Bilginin imkanını kabul edenler
Pragmatizm (Faydacılık) Pratik değeri olan, başarı sağlayan, yararlı ve verimli olan her şeye itibar eden pragmatizm, gerçekliği ve doğruluğu yalnızca eylemlerin başarılı sonuç almasında bulur. Bu felsefi akımın kurucusu Charles S. Pierce(Çars Piyırs, )’tır; ama onu sistemleştiren ise William James(Vilyım Ceyms)’tir. Pragmatizme göre ezeli ve ebedi doğrular yoktur. Doğrular, hayatımızda bizim işimize yarayan, faydalı olan şeylerdir. Doğrunun değeri de bize sağladığı fayda ile ölçülür. “Yarar sağlayan bilgi doğru bilgidir.” diyen W. James, bilgi için geçerli olan bu kuralın ahlak ve din için de geçerli olacağı görüşündedir. Dinler manevi(ruhi) tatmini ve iç huzuru sağladıkları sürece doğru olabilirler. William James Geri Bilginin imkanını kabul edenler

36 Bilginin imkanını kabul edenler
Pragmatizm (Faydacılık) Pragmatizmin bir başka temsilcisi John Dewey (Con Düvi)’dir. John Dewey bilgiyi, insanın çevresiyle ilişkisinde karşılaştığı sorunların çözümünde kullanılan yararlı bir alet/enstrüman olarak nitelendirir. Bunun için Dewey’nin bu görüşüne enstrümantalizm adı verilir. Örneğin; ormanda kaybolmuş bir kişiye, elinde bulunan harita çıkış yolunu buldurabiliyorsa haritanın bu bilgisi doğrudur. Eğer çıkış yolunu bulduramıyorsa yanlıştır. John Dewey Geri Bilginin imkanını kabul edenler

37 Bilginin imkanını kabul edenler
Akımın kurucusu Alman filozofu olan Edmund Husserl’dir. E.Husserl fenomenoloji felsefesini, pozitivizmi eleştirerek kurar. Ona göre pozitivizm sadece duyusal verilere dayanarak yanılgıya düşmüştür. Oysa insanlar, nesne ve varlıkların özlerini bilinçleri ile yakalayabilir, kavrayabilirler. Husserl bilimleri; olgu bilimleri ve öz bilimleri olarak ikiye ayırır. Örneğin; psikoloji olgu bilimidir, mantık öz bilimidir. Fenomenoloji aynı zamanda öze ulaşmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemle bir fenomenin öz bilgisine varabilmek için önce verilmiş bilgileri ayıklamak gerekir. Husserl bu ayıklama işlemini paranteze alma olarak adlandırır. Paranteze alma; bir nesnenin özüne ulaşabilmek için onun özüne ait olmayan özelliklerin bir kenara konulmasını gerektirir. Nesnenin özüne ait olmayan ve insanın söz konusu öze ulaşmasını engelleyen öğeler, belirli bir süre için yok sayılır ve bu yolla özlerin kendilerine ulaşılır. Örneğin; bir masayı düşünüyoruz. Masanın şeklini, rengini attığımızda bilincimizde, onu masa yapan saf özü, idesi kalır. Bu özler, zaman ve mekâna bağlı değildir, ölçülüp tartılamazlar. İşte bu öze Husserl, salt öz adını verir. Fenomenoloji (Görüngü Bilim) Edmund Husserl Geri Bilginin imkanını kabul edenler

38 Hazırlayan Doğan Nuri KONAK Yararlanılan Kaynaklar MEB Ortaöğretim Felsefe Ders Kitabı - Komisyon EKOYAY Ortaöğretim Felsefe Ders Kitabı - Emine AŞAN


Download ppt "BİLGİ FELSEFESİ (Epistemoloji)"

Similar presentations


Ads by Google